Pandemide 8 Mart Raporu

Ekmek ve Gül 2021
Facebook Twitter Google

Ekmek ve Gül

Ekmek ve Gül, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla 22 ilde 23 farklı işkolunda ücretli çalışan 680 kadınla anket ve görüşmeler gerçekleştirerek son 1 yılda kadınların hayatında değişenleri “Pandemide 8 Mart” adlı raporunda ele aldı.

Rapor; kadınların işyerinde pandemi tedbirlerinin alınması için vermek zorunda kaldıkları mücadeleleri, çalışma koşullarının ağırlaştırılması, artan baskı ve denetimleri nasıl deneyimlediklerini, işyerlerinde pandemi döneminde artan cinsiyetçi uygulamaları anlatırken, bir yandan da ev içindeki yüklerin nasıl ağırlaştığını, hane içindeki değişimlerin kadınların hayatını nasıl etkilediğini, bu süreçte kadınların duygu durumlarında ne gibi değişimler yaşandığını ortaya koydu.

Kadın işçilerin bu süreçteki örgütlenme eğilimlerinin de değerlendirildiği rapor, kadınların pandemi döneminde yaşadığı ağır sorunların sorumlusu olarak kimi gördüklerini ve kadınların 8 Mart taleplerini de ifade etti.

İşyeri temizliği de kadınlara verildi

Rapora göre, pandemi döneminde işyerlerinde alınan tedbirleri yetersiz bulan kadınların oranı yüzde 57, kısmen yeterli bulanların oranı yüzde 10, “yeterli” diyenlerin oranı ise yüzde 30.

İşyerinde pandemi sürecinde artan temizlik ihtiyacının temizlik için yeni personel istihdam edilerek değil, üretimde çalışan kadın işçiler arasında paylaştırılarak “halledilmeye” çalışıldı.

İşyerlerinde temel hijyen malzemelerini kendilerinin sağlanması istenen işçiler, itiraz ettiklerinde aşağılamalarla karşı karşıya kaldı.

Kadınlar işyerinde pandemi tedbirlerinin yetersizliği konusunda denetimsizlikten, yönetici ile işçiler arasındaki eşitsizlikten şikayet ederken, erkek işçilerle aralarındaki eşitsizlik olduğunu dile getirdi.

Çalışma süresi belirsizleşti

Rapora göre çalışma saatlerinde değişim yaşayan kadınların oranı yüzde 44,8. Kadınlar hafta sonu yasakları nedeniyle çalışma sürelerinin belirsizleştiğini, pandemi tedbiri adı altında uygulamaya konan esnek çalışmanın kadınların çalışma sürelerini uzattığını söyledi.

Kadınların bir kısmı, çalışıp çalışmayacaklarını sabah işyerine gittiklerinde öğrendiklerini anlattı.

Mola süresinden mahrum kalındı

Rapora göre, kadın işçilerin yüzde 88’i yeterli mola süresinden mahrum kaldı.

Kadınların bir kısmı ise, zaten pandemi öncesinde de mola sürelerini hiç kullanamadıklarını ya da çok az molaya çıkabildiklerini, fiilen molaya çıkmanın imkansızlaştığı belirtti. Çalışma anında, ayak üstü ya da masa başı karın doyurmak neredeyse normalleşmiş.

Aynı işi yarı sayıda işçi yaptı

Görüşülen kadınların yüzde 39’u iş yoğunluğunda belirgin bir artış yaşandığını söyledi. Buna göre gıda sektöründe “az işçi maliyeti-çok kâr” yöntemi uygulandı.

Metal ve elektrik-elektronik işkolunda çalışan kadınların anlatıları ise işçiler arasında Covid-10 pozitif sayısı yükseldikçe, henüz hasta olmayan işçilere yüklenildi.

Hizmet işkolunda ise “az zamanda daha çok iş” kuralı işledi. İşçiler ücretsiz izne gönderildikçe, bir yandan da sözleşmeli işçi alımları yapıldı.

İşyerinde taciz

Rapora göre, ağır çalışma koşullarına itiraz edildiğinde kadınlar üzerindeki baskı yoğunlaştı.

İşyerinde taciz söz konusu olduğunda ise “tutanak yeme” ve “işten atılma” korkusu kadınlar açısından belirleyici oldu. Tacize uğrayan kadınlar cezalandırma riski altında olduklarını anlattı.

Tacize karşı en büyük direnç mekanizması ise dayanışma oldu. Rapordaki verilerden sendikalı yerlerde bu olanağa daha çok güven duyulduğu görüldü.

Ev içi emek

Raporda görüşme yapılan 680 kadının yüzde 77’si evdeki işlerine ayırdıkları zamanın arttığını söyledi. Kadınların yüzde 34’ü ise pandemi öncesine göre dinlenme zamanlarının azaldığını ifade etti.

Kadınların yüzde 89’u pandemi öncesine göre evin ihtiyaçlarını karşılamakta daha fazla zorlandı. Kadınlar ağır yükler nedeniyle işi bırakma noktasına gelse de koşullar çok zor olmasına rağmen çalışmak zorunda kaldıklarını söyledi.

Çocuk bakımı ve ilişkiler

Pandemi sürecinde çocuk bakım yükü ağırlaşan kadınların büyük kısmı, çocuklarının bakımını büyükanne desteğiyle sağlayabildi.

Çocuğu olan kadınların yüzde 29’u çocuklarını evde yalnız bırakmaktan başka çare bulamadıklarını dile getirdi.

Kadınların yüzde 38’i salgında ilişkilerin olumsuz yönde, yüzde 11’i ise olumlu yönde değiştiğini ifade etti. Olumsuz değişime verdikleri örnekler ise aile bireyleriyle görüşememek, aile içi gerginlik, tahammülsüzlük ve tartışmaların artması, artan kaygılar, maddi sorunlar ve geçim kaygısı olarak sıralandı.

Erkek şiddeti

Kadınların yüzde 79’u pandemide kadınlara şiddetin arttığını söyledi.

680 kadının yüzde 95’i salgın öncesine göre daha yorgun ve tükenmiş olduklarını ifade etti.

Kadınların yüzde 78’i “kaygı/endişe”, yüzde 53’ü “gerginlik/sinirlilik”, yüzde 51’i ise “mutsuzluk” duygusu yaşadığını belirtti.

Sendikalı çalışma

“Pandemi döneminde koşulları ve zorlukları düşündüğünüzde, sizce sendikalı olmakla, sendikasız çalışmak arasında bir fark var mı?” sorusuna “var” diyenlerin oranı yüzde 66, “yok” diyenlerin oranı yüzde 27 oldu.

Kadınlar en çok “hakları kullanmak”, “güvence”, “birlik ve dayanışma” için sendikalı olmanın önemli olduğunu dile getirdi.

Rapora göre, sendikalı olmanın önemli olduğunu söyleyen sendikalı kadınlar pandemi döneminde sendikalarıyla birlikte hijyen, koruma, iş güvencesi ve ücretli izin konusunda kazanım elde ettiklerini ifade etti.

Ancak kadınlar arasında, pandemi döneminde sendikalarından ihtiyaç duydukları desteği göremeyen kadınlar da oldu.

Ortak çalışma

“Pandemi sürecinde işyerinizde çalışma arkadaşlarınızla ortak hareket ederek elde ettiğiniz bir kazanım oldu mu?” sorusuna kadınların yüzde 77’si “hayır”, yüzde 20’si “evet” yanıtı verdi.

Kazanım elde edenlerin büyük kısmı işyerinde alınması gereken hijyen önlemlerini (maske/siperlik dağıtılması, tek kullanımlık plastik bardak verilmesi, masalar arası paravan konulması vb.) işçilerin birlikte hareket ederek sağladıklarını ifade etti.

Rapora göre, pandemi sürecinde işçilerin çalışma koşullarının ağırlaştırılmasına, sömürü ve baskıyı artıran uygulamalara karşı çeşitli kazanımlar da söz konusu oldu.

“Pandemi döneminde işyerinizde bir hak için eylem yapılsa katılır mıydınız?” sorusuna kadınların yüzde 75’i “evet”, yüzde 19,5’i “hayır” cevabını verdi. Katılmam yanıtı veren kadınların en büyük gerekçesi ise “işten atılma korkusu” oldu.

Mülteci ve göçmen kadınlar ise yaşadıkları sorunlar karşısında işyerlerinde bir hak mücadelesi olduğunda katılacaklarını ama diğer işçilerin kendilerine yaklaşımından çekindiklerini söyledi.

Sorumlusu kim?

“Sizce işçi ve emekçilerin pandemi koşullarında yaşadıkları zorlukların sorumlusu kim?” sorusuna kadınların yüzde 72’si hükümet, yüzde 10’u işveren, yüzde 6 hiç kimse, yüzde 2’si hepsi yanıtını verdi.

“Sorumlu hükümet” yanıtını verenler arasında en çok dile getirilen konu; patronlara teşvikler verilirken işçilere ücretsiz izin ve kısa çalışma dayatılması oldu.

Ekmek ve Gül: Hesabını soracağız

Ekmek ve Gül rapora ilişkin açıklamasında “Bu 8 Mart’ta çok olacağız, kadınlara reva görülenlerin hesabını soracağız” diyerek şunları kaydetti:

“Kadınların aktarımları ve çalışmamızın sonuçları bir kez daha somutladı ki; iş, eğitim, sağlık, sosyal koruma, insanca barınma ve beslenme, şiddetsiz bir hayat, eşit bir yaşam, özgürlükler ve demokrasi birbirinden ayrılamaz haklarımız.”

Talepler

Kadınların talepleri de şöyle sıralandı:

  • Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine son verilsin, nitelikli ve parasız sağlık hizmeti güvence altına alınsın. Herkese hızla ücretsiz, yeterli miktarda aşı sağlansın. Maske, temizlik ve dezenfektan malzemelerin dağıtımı ücretsiz ve yaygın olarak sağlansın.
  • Pandemi sürecinde, zorunlu üretim alanları haricindeki bütün fabrika ve işyerlerinde işçilerin hakları korunarak üretime ara verilsin. Ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği, Kod 29 dahil işten atma uygulamalarına son verilsin. Çalışmak zorunda olan işçi ve emekçilerin çalışma süreleri, ücretlerinde kesinti yapılmaksızın kısaltılsın, sağlıklı çalışma ortamı, koruyucu ekipman sağlansın.
  • Zamlar geri alınsın ve zorunlu tüketim maddelerinden alınan vergiler kaldırılsın. Yoksulluk sınırının altında geliri olan her hane için doğalgaz, su, elektrik, telefon-internet hizmeti ücretsiz sağlansın, kredi borçları faizsiz olarak ertelensin ve asgari bir gelir sağlansın.
  • Her alanda cinsiyet eşitliğini hayata geçirmek için somut adımlar atılsın. Kadınların ve çocukların kazanılmış haklarına yönelik tüm tartışmalara son verilsin.
  • Kadına yönelik şiddete karşı acil önlem planı açıklansın. İstanbul Sözleşmesi etkin bir şekilde uygulansın.
  • Kadınların 7/24 ulaşabileceği, farklı dillerde hizmet veren, ücretsiz, sadece kadına yönelik şiddet alanında çalışan ayrı bir Alo Şiddet Hattı; yeterli sayıda kadın danışma merkezi ve sığınak açılsın.
  • İşyerlerinde her türlü şiddetin son bulması için önlemler alınsın, kadın işçilerin haklarını güvence altına almak ve uygulanmasını sağlamak için devlet ve sendikalar sorumluluğunu yerine getirsin.
  • Salgın yönetimi çocukların eğitim, bakım ve korunma hakları öncelenerek yapılsın. Özellikle kız çocuklarını eğitimin dışına iten, çocuk evliliklerin ve çocuk işçiliğinin önünü açan 4+4+4 eğitim sistemine son verilsin. 12 yıl kesintisiz ve parasız eğitime geçilsin.
  • Her mahallede ve işyerinde kolay ulaşılabilir, ücretsiz, nitelikli ve 24 saat hizmet verebilecek kreş, etüt merkezi ve çocuk bakım merkezi açılsın.
  • İstihdamda ve yönetim kademelerinde cinsiyet eşitliğini sağlayacak önlemler derhal hayata geçirilsin.
  • Ülkemizdeki tüm mülteci/sığınmacı kadın ve çocukların şiddete karşı korunması, eşit istihdam ve vatandaşlık haklarının hayata geçmesi için etkin düzenlemeler yapılsın.