ÜniKuir Derneği’nin 2023 Yılı Üniversitelerde LGBTİ+’lara Yönelik Ayrımcılık ve Hak İhlalleri Raporu yayınlandı. Rapor, 2023 yılında üniversitelerde gerçekleşen LGBTİ+’lara yönelik hak ihlallerinin, hak temelli bir bakışla izlenmesini amaçlıyor.
Rapor, 36 ayrı üniversitede LGBTİ+’ların maruz kaldığı 200 hak ihlali ve ayrımcılığı ortaya koyuyor.
ÜniKuir Derneği, Eşit Haklara Erişim Programı ile Siyasal Katılım ve Savunuculuk Programı tarafından hazırlanan Üniversitelerde LGBTİ+’lara Yönelik Ayrımcılık ve Hak İhlalleri Raporunun (2023) verileri odak grup görüşmelerinden dijital medyada kamuoyuyla paylaşılan vakaların analizine, üniversitedeki ayrımcılığın bildirildiği ÜniKuir forma ve öğrenciler başta olmak üzere üniversite bileşenlerine yönelik verilen hukuki ve akademik desteklere dayanıyor.
2023 yılında üniversitelerde gerçekleşen LGBTİ+’lara yönelik hak ihlallerinin ve ayrımcılıkların, hak temelli bir bakışla izlenmesi amacından ortaya çıkan rapor, LGBTİ+’ların üniversitelerle neler yaşadığına dair geniş bir perspektif sunuyor.
Üniversitede maruz kaldıkları hak ihlalleri ve ayrımcılığı bildiren LGBTİ+’ların ortaya koyduğu başlıklardan öne çıkanlar arasında, kampüslerde ve topluluklarda LGBTİ+ öğrencilere yönelik “çoklu ayrımcılık” zorlukları yer alıyor:
“Toplulukta kapsayıcı olsak da 1 kişiye çeviri yapabiliyoruz aslında, onlar da yük olduklarını düşündüğü için gelmekten vazgeçiyorlar. Aktivizmde bulunan LGBTİ+ göçmenlerin yaşadıklarını yeterince anlamaya çalışmıyoruz bence.” Yezan Deniz, ODTÜ Öğrencisi
Raporun ana bulgularını özetlemek gerekirse:
– Üniversitenin her kademesinden kişiler LGBTİ+’lara yönelik nefret söyleminde ve ayrımcı söylemlerde bulunuyor.
– LGBTİ+’lar yerleşke girişlerinden başlayarak, dersliklerde, yurtlarda, kütüphanelerde, üniversitenin sağlık merkezlerinde, sosyalleşme alanlarında ve akademik çalışmalarında ayrımcılığa ve hak ihlallerine maruz bırakılıyor.
– LGBTİ+ ve toplumsal cinsiyet konulu tez ve ödev çalışmaları sırasında akademisyenler ya da üniversite yönetimi tarafından engellemelerle veya caydırmalarla karşılaşıyorlar.
– Akademisyenler ve öğrenciler derslerde LGBTİ+fobik ve ayrımcı söylemlerde bulunuyor; ayrımcı söylemde bulunan öğrenciler akademisyenler tarafından ifade özgürlüğü denilerek destekleniyor.
– “Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelimin İfşalanmasına” dair ihlaller yurtlarda ve derslerde gerçekleşiyor.
– LGBTİ+ öğrencilerin düzenledikleri etkinliklerde üniversite yönetimi tarafından engellemeler, iptaller yaşanıyor; resmi topluluk kurmaya yönelik yazılı dilekçeyle yapılan talepler reddediliyor ve resmi topluluklar kapatılma tehlikesi ile karşılaşıyorlar.
– 2022 yılında üniversite yönetimlerinin değişen uygulamalara erişilmiştir: film gösterimleri engelleniyor, sansüre uğruyor, etkinlik öncesinde detaylı özetin istenmesiyle izin sürecinde caydırmalar gerçekleşiyor.
– Üniversitenin her kademesinden mensubun LGBTİ+’lara yönelik taciz, mobbing, şiddet eylemi ya da tehdidine maruz bırakmaktayken; bu konuda cezasızlık dikkat çekiyor. Bu tür şiddet ve tacizler karşısında hayatta kalanların şikâyetlerini iletebileceği birim bulunmaması, yaşanan ihlali kanıtlayamayacağını ya da suçlanacağını düşünmek; sonuç alamayacağını/destek bulamayacağını düşünmek hak sahiplerini şikâyette bulunmaktan alıkoyuyor. Üniversite yönetiminin ya da akademisyenlerin sebep olduğu ayrımcılık ve hak ihlallerinde ise not/mezuniyet durumumun etkilenmesinden çekindiği için şikâyette/bildirimde bulunulmaması da öne çıkıyor.
– Forma bildirimde bulunan 69 kişinin 51’i yaşadıkları olaylara dair bir bildirimde bulunmamışken bildirimde bulunan 18 kişinin 10’u hiçbir sonuç alamamış, 6’sının şikâyetlerinde süreç aleyhlerinde sonuçlanmış, yalnızca 2’sinin lehine sonuçlanmıştır.
– Şikâyet konusu ne olursa olsun üniversitelerdeki LGBTİ+’ların şikâyet etmesine engel olan en büyük sebep, şikâyetlerine dair sonuç alamayacaklarını ve bu süreçte destek bulamayacaklarını düşünmeleridir.
Gerçekleşen bir hak ihlalinin çoğu zaman başka bir hak ihlalini ya da ayrımcılığı yaratıyor. Üniversitelerde öğrencilerin etkinliklerinin yoğunlaştığı aylar ile Mayıs-Haziran aylarında artan toplantı ve gösteri yürüyüşüne dair başvuruları, disiplin soruşturmaları takip ediyor. Temmuz ayından itibaren ise Burs ve Öğrenim Kredisi kesintisine dair başvurular yoğunlukta olmuş, son olarak kasım ayı ile birlikte kampüslerde gerçekleşen Onur Yürüyüşlerine katılan öğrencilere yönelik açılan davalar öne çıkıyor. Böylece hak ihlallerinin sistematikleştiği, farklı etkiler bırakacak ve sonuçlar doğuracak biçimde çeşitlendirildiği ve şiddet halini aldığı görülmektedir.