2024’te kadınların ve LGBTİ+ların hukuki mücadelelerinde önemli dönüm noktaları

Deniz Bayram - Elif Ege 15 Ocak 2025 Türkçe
Facebook Twitter Google

Hukuk, kadınlar ve LGBTİ+lar için önemli bir araç olmaya devam ediyor. 2024 yılında da kadınlar ve LGBTİ+lar, hukukun sağladığı imkânları kullanarak ayrımcılıkla, şiddetle ve hak ihlalleriyle mücadele ettiler; toplumsal eşitlik ve adalet için direnmeye devam ettiler. Biraz gecikmeli olarak hazırladığımız bu yazıda 2024 yılında kadınların ve LGBTİ+ların hukuk alanında yürüttükleri türlü mücadelelerde gerçekleşen önemli birkaç gelişmeyi bir araya getiriyoruz. Kuşkusuz eksiklerimiz vardır. Burada eksik olan, takip ettiğiniz önemli gelişmeleri paylaşmanız için sizleri yorumlara davet ediyoruz.

AYM’den kadına yönelik şiddetin çocuklara etkisine dair emsal karar

Yılın son günlerinde 23 Aralık’ta yayınlanan, Raziye Dağ’ın başvurusuna verilen kararda (Başvuru no: 2022/57445) Anayasa Mahkemesi, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından çocuğun ve uzmanların beyanlarını dikkate almadan verilen, şiddet faili erkeğin çocukla görüş hakkının devam etmesine dair kararının, çocuğun üstün yararına uygun olmadığına ve özel hayata saygı hakkına yönelik devletin yükümlülüklerini ihlal ettiğine hükmetti.

Olaya göre şiddete maruz kalan kadın boşanma davasının kesinleşmesinden sonra çocuğun baba ile görüşmek istemediğini belirterek çocukla fail erkeğin kişisel ilişkisinin kaldırılmasına dair başvuruda bulundu. Yerel mahkeme çocuğu da dinleyerek verdiği kararda çocuğun mevcut durumda baba ile görüşmek istemediğini beyan etmesi nedeniyle kişisel ilişkinin devam etmesinin uygun olmayacağına kanaat getirdi. Ancak fail erkeğin başvurusu üzerine bu karar istinaf mahkemesi tarafından ele alındı ve yerel mahkeme tarafından verilen bu kararın kaldırılmasına karar verildi. Bu kararda fail erkek ile çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasını gerektirecek herhangi bir durum bulunmadığı ifade edildi ve bu karar daha sonra Yargıtay tarafından da onandı. Kadının Anayasa Mahkemesi’ne başvurması üzerinde bu karar AYM tarafından değerlendirildi. AYM verdiği kararda istinaf mahkemesinin tanıkların ve çocuğun beyanları ve bilirkişi raporları gibi önemli somut verileri dikkate almadan karar verdiğine ve çocuğun üstün yararının gözetilmediğine hükmetti.

AİHM’den kadına yönelik şiddet konusunda önemli karar

19 Kasım’da açıklanan Vieru v. Moldova (no. 17106/18) kararı AİHM’in kadına yönelik şiddet içtihatında önemli bir dönüm noktası olarak ortaya çıkıyor. Başvurucu, uzun yıllar erkek şiddetine maruz kaldıktan sonra intihar eden kız kardeşi adına yaptığı başvuruda, kardeşinin yaşam hakkının ve her türlü işkence, kötü muamele ve insanlık dışı davranışa maruz kalmama hakkının ihlal edildiğini iddia etti. Ayrıca bu ihlallerin kız kardeşinin kadın olması nedeniyle gerçekleştiğini ve bu nedenle toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık içerdiğini savundu.

İntihar etmek zorunda bırakılan kadın 2013 yılından intihar ettiği 2016 yılı ağustos ayına kadar 15 kez polisi arayarak yardım istemiş, ancak bu çağrılara rağmen etkin koruma sağlanamamıştı. Beş kez koruma kararı verilmiş, ancak bu kararların tamamı fail erkek tarafından ihlal edilmişti. Faile karşı cezai işlem yapılmış ve bir süre gözaltında tutulmuş olsa da, fail serbest bırakıldıktan sonra şiddete devam etmişti. Mahkeme, başvurucuya manevi tazminat ödenmesine karar vermiş ama fail erkek hakkında herhangi bir cezai yaptırım uygulanmamıştı. AİHM kararında, her ne kadar yetkililerin hızlı hareket ederek birden fazla dava açtığını kabul etse de, bunların kadını korumakta yetersiz kaldığını belirtti. Mahkeme, şiddet eylemlerinin ve yaptırımların bütüncül bir şekilde ele alınmadığını vurgulayarak, “Aile içi şiddet eylemleri asla tek başına değerlendirilmemeli, bir davranış biçiminin parçası olarak ele alınmalıdır” dedi. Ayrıca, kadının ölümüne ilişkin soruşturmada birçok eksiklik ve tutarsızlık tespit etti. Mahkeme, yetkililerin kadının ölümünü “kazara düşme” olarak kabul etme konusundaki hızlı tutumunu eleştirerek, etkili soruşturma yapılmadığını ifade etti. Ancak mahkeme, Madde 2’nin esasına ilişkin bir değerlendirme yapmayarak önemli bir fırsatı kaçırdı. Karşı oy kullanan Hâkimler Krenc ve Sarcu bu noktaya dikkat çekti ve şu ifadeleri kullandı: “Mağdurun ölümü, tekrar eden aile içi şiddet bağlamından ayrı tutulamaz.”

Bu karar şiddetin bütüncül olarak ele alınması, psikolojik şiddetin yasalar tarafından tanınmasının sağlanması ve kadınların intihara sürüklenmesinde önemli bir etmen olarak ortaya konması bakımından önem taşıyor.

64 yaş üstü 450 kadının iklim davası zaferi

2024 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Verein Klima Seniorinnen ve Diğerleri v. İsviçre başvurusunda, 64 yaş üstü 450 kadının açtığı iklim davasında tarihi bir karar verdi. İsviçre’de kendilerini “büyükanneler” diye adlandıran 64 yaş üstü 450 kadının İsviçre hükümetine karşı açtığı iklim davası 2016 yılında reddedilince, kadınlar davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımıştı. İsviçre Federal İdare Mahkemesi davayı reddetme gerekçesi olarak, “belirli yaşın üzerindeki kadınların hayat kalitesi ve sağlıkları açısından, iklim değişikliğine bağlı sıcak hava dalgasından özel olarak nasıl etkilendiklerine dair baskın bir kanıt” olmadığına karar vermişti. Ancak AİHM tarihi bir kararla, bu başvuruda iklim değişikliğinin neden olduğu ciddi etkiler ve risklere karşı, bireylerin taraf devlet makamları tarafından etkili şekilde korunma hakkına atıf yaparak kadınların kurduğu sivil toplum kuruluşunu başvurusunda haklı buldu. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. Maddesi kapsamında korunan özel ve aile hayatının korunması hakkının İsviçre tarafından ihlal edildiğine karar verdi.

Kolombiya’da kız çocukların evlendirilmesi yasaklandı

Kolombiya’da 137 yıldır medeni kanuna göre ailenin izniyle mümkün olan kız çocuklarının evlendirilmesine karşı son 17 yıldır devam eden kampanyalar sonuç verdi ve 2024 yılında, Kolombiya meclisi çocukların evlendirilmesini yasakladı. 33 Latin Amerika ülkesinin içinde 12 ülkede çocukların evlendirilmesi yasak. Kolombiya da 137 yıl sonra bu ülkelerden biri oldu. UNICEF’in raporuna göre Kolombiya’da 1 milyonu 15 yaşından önce olmak üzere 4,5 milyon kız çocuğu ve kadın 18 yaşından önce evlendirilmişti.

Almanya’da cinsiyet beyanıyla cinsiyet değiştirme yasallaştı

Almanya 2024’te yürürlüğe giren yasayla kişilere beyanları üzerine cinsiyet değiştirme hakkı tanıdı. Yasal düzenlemeyle cinsiyet değiştirme talepleri üzerine uzun bürokratik süreçler, medikal şartlar gibi kişilerin özel hayatına ihlal niteliğindeki hukuk düzenlemeleri ortadan kaldırıldı.

AİHM’den trans hakları kararları

AİHM, Savinovskikh ve Diğerleri/Rusya davasında, Rusya’nın, trans bir erkeğin bakmakta olduğu iki küçük çocuğun velayetine son vermesinin AİHS’in 8. Maddesi’ni ihlal ettiğine karar verdi. AİHM, W.W. v. Polonya davasında ise, Polonya’nın hapiste olan bir transın hapishanedeyken hormon tedavisine devam etmesine izin vermemesinin Sözleşme’deki haklarını ihlal ettiğine karar verdi. Son olarak, AİHM 2024’te, Letonya’daki Rīga Stradiņš Üniversitesi’nden Deniss Hanovs adlı bir profesöre karşı saldırı hakkında ihlal karar verdi. Bu davada AİHM, Hanovs’a karşı Letonya mahkemelerinin “saldırının arkasındaki nefret saikini göz önünde bulundurarak, kendisine yönelik saldırının etkili bir şekilde kovuşturulmasını sağlayarak onurunu ve özel hayatını koruyamadığı” gerekçesiyle 14. Madde ile bağlantılı olarak Sözleşme’nin 3. ve 8. Maddelerini ihlal ettiğine karar verdi.

Güney Kore’de yüksek mahkemenin eşcinsel partnerliğin tanınması kararı

Bu yıl temmuz ayında Güney Kore’de yüksek mahkemede açılan bir davada mahkeme eşcinsel partnerliğin tanınması ve bu tanıma kapsamında hak tesis edilmesi yönünde karar verdi. Eşcinsel partnerinin kendi sağlık sigortasından yararlanamaması karşısında hukuki mücadele başlatan So Sung-uk, davayı kazandı. Yüksek mahkeme, eşcinsel partnerlerin birbirleri bakımından “bağımlı haklarından” yararlanmamasını eşitliğe aykırı buldu ve bu uygulamanın mutluluğu arama hakkının ihlali olduğuna karar verdi.