Roma Belediye Başkanı Virginia Raggi, koronavirüs tedbirleri kapsamında uygulanan karantinanın, kadınlara yönelik şiddeti artırabileceğini öngörerek mücadele birimlerinin 24 saat görevde olduğunu duyurdu.
Türkiye’de ise erkek şiddetine karşı henüz böyle bir öneri gündeme gelmiş değil.
bianet‘in hazırladığı 2019 erkek şiddeti çetelesine göre kadınların yarısından çoğunu kocaları/eski kocalarının öldürdüğü bilgisi yer alırken, erkeklerin kadınların yüzde 52’sini ev içinde öldürdüğü yine şiddet çetelesine yansıdı.
Bu da kadınların, koronadan korunmak için sığındıkları evlerinde erkek şiddetiyle karşılaşma ihtimallerinin yüksek olduğu anlamına geliyor.
Avukatlar Hatice Can, Esin Yeşilırmak ve Aslı Pasinli, Seher Eriş evden çıkmayan kadınların daha çok şiddete karşı karşıya kalabileceğini belirtiyor ve yetkilileri önlem almaya çağırıyor.
Can: Erkek şiddetine daha çok müdahale edilmeli
Avukat Can, normal zamanlarda bile “aile arasında” gibi görülen erkek şiddeti sorunun kolluk kuvvetlerince “acil çözülmesi gereken bir sorun” olarak görülmeyeceği tehlikesine değinerek şöyle diyor:
“Biz biliyoruz ki kadınlar daha çok kocalarından veya sevgililerinden şiddet görüyor. Bu dönemde de bu şiddetin artacağı endişesi var. Tüm hukuk birimlerinin askıya alındığını düşünürsek böylesi bir dönemde acil olarak kolluk kuvvetlerinin şiddet gören kadınlara daha kolay hızlı ulaşması ve konuyu ciddiye alması gerekiyor.
‘Şiddete karşı acil yeni arama hatları kurulmalı’
“Bu konuda korona tedbirleri kapsamında tıpkı Roma’da olduğu gibi mücadele birimleri görevde olmalı. Erkek şiddetiyle mücadele konusunda erkeklerin yarattığı bir konfor alanı var. Mesele, ‘Millet hastalık derdinde kadınlar yine şiddetle gündem’ gibi algılanmamalı. Çünkü Çin’deki verilerden de biliyoruz ki bu dönemde şiddet artıyor. Bu nedenle de acil olarak kadınların şiddet gördüklerinde arayacakları telefon numaraları çoğaltılmalı. Biliyorsunuz bu numaralar genelde ulaşılmaz veya meşgu oluyor. Sadece bu konuyla ilgilenen birimlerin kurulması gerekiyor.”
Yeşilırmak: 6284 No’lu Yasa, “Ama”sız uygulanmalı
Kadınların ev içindeki şiddetle mücadelede kurtarıcı yasası olan 6284 No’lu yasaya değinen avukat Yeşilırmak da şöyle konuşuyor:
“Biz karantinanın olmadığı günlerde bile bu yasayı uygulatırken çok zorluk çekiyorduk. Bu yasayı bilmeyen kolluk güçleri var. Ama şimdi öyle bir dönemdeyiz ki zaten adliyeler çalışmıyor. Bu nedenle kolluk güçler adliyeden her hangi bir yazı vs beklemeden bir an önce kadını korumaya almalıdır. Bu konuyu geçiştirebilecekleri bir dönemde gibi hissetmemeleri gerekiyor.
‘Sığınmaevlerinin koşulları iyileştirilmeli’
“Bu anlamda yetkililerin de erkek şiddetinin engellenmesine dair söylemlerini yükseltmesi gerekir. Yani erkek şiddeti böylesi bir dönemde daha da yükselmesine rağmen görünürlük oranı azalabilir. Kadın erkekten şiddet gördüğünde hastaneye gittiğinde öncelik sırası ona verilmez, tedavisi yapılmaz gibi. Kadınlar ev içinde şiddet gördükten sonra doktora gidemez hatta kolluk güçlerine dahi başvuramaz bir durumdayız. Böylesi bir gerçeklik var.”
“Sığınmaevlerinin koşulları da daha iyileştirilmeli ve oraları için de hijyen tedbirleri alınmalı. Kadınlara da bu bilgiler verilmeli ki şiddet gören kadın sığınmaevine gitme konusunda çekinceli davranmasın.”
Pasinli: “Sabit konumlar şiddetten kaçan kadınlar açısından risk”
“Ev içindeki rollerin pekiştiği bir dönem oluyor. Çünkü kadının görünmez ev içi emeğinin sağlık ve hijyen başlığı altında iyice görünmez olduğu bir dönem oluyor” diyen avukat Pasinli de şu noktalara dikkat çekiyor:
“Hanenin, kocanın, çocukların ve yaşlıların bakımının da kadınlar sorumlu tutulduğu için toplumsal cinsiyet rollerinin daha da güçlendiği bir döneme evriliyor bu süreç maalesef. Birçok belediye başkanı ya da işverenler çocukların bakımı için kadınları izne ayırma önerisi yaptı. Bu da tam bizim söylediğimizi destekliyor.
“Ayrıca şiddete uğrayan kadınlar şiddetten kaçarken sabit olarak evde kalırsa bu da mücadeleye sekteye uğrayacak. Benim şu anda erkek şiddeti nedeniyle Maraş’tan Diyarbakır’a gelmek isteyen müvekkilim maalesef evde sabitlenmek zorunda kaldı. Ona destek olabilecek bir kadın kurumu, acil telefon hattı veya adli kurum yok. Tek ulaşabildiği güç kolluk kuvvetleri.
“Kadınlar sabit konumda kalınca daha kolay bulunabilir olacak. Yani hayatına yönelik tehditlerden kaçan kadınlara daha kolay erişebilir.
‘Adli makamlar erkek şiddetini önemsiz görebilir’
“Adli makamlar açısından da şiddet gören vakaların daha atıl görünebileceği bir dönem olabilir. Önemsiz göreceklerdir bu konuyu. Tutuklu işler dışında bütün davalarına atıl görüldüğü bir dönemdeyiz. Özellikle uzun adli süreçlerin olduğu adalet sistemimizde sürecin bir kez daha uzatıldığı bir dönem oluyor. Bu da kadının boşanma nedeni şiddetse daha fazla şiddet göreceği anlamını taşıyor.
‘Kadınların direnci kırılmamalı’
“Baroların adli yardım sistemleri de askıya alınmış durumda. Bundan kaynaklı başvurular açısından bir kere daha kadınların direncini kıran çaresiz bırakan bir süreç olabilir. Kadınlar bu süree dair direncini kırmayan uygulamalarla karşılaşmalı. Bu da devletin sorumluluğunda.
“Kadın kurumları ise telefon üzerinden başvuru alıyor bu da tam anlamıyla bir çözüm olmuyor. Bu nedenle kolluğa daha çok rol biçiliyor. Kadınlara yönelik şiddetin karantinası olmaz. Bu karantina süreçleri kadınların yararına işlemiyor.
“Özellikle özel sektörde çalışan daha çok kadınların daha çok dâhil olduğu bir çember. Burada çalışan kadılar açısından ücretsiz izin olmadığını biliyoruz. Bu da ucuz emek açısından kadınlar için büyük bir sorun oluyor.”
Eriş: “Koronadan korunmak evet şiddetten de koruyun”
Avukat Eriş de şunları vurguluyor:
“Bu süreçte kendisine şiddet uygulayan kişi/lerle aynı evde yaşamaya devam etmesi deyim yerindeyse “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” gibi değerlendirilebilir. Virüsten korunmak üzere evlerinde kalan kadınlar bu defa şiddet failleriyle aynı evde yaşamaya devam etmek durumunda kalıyor. Koronadan korunmak için evde kalmak “güvenli” alan olarak ifade ediliyor virüse karşı önlem almalıyız ancak bir yandan şiddete karşı da önlem almalıyız. Koronanın ölüm tehlikesinden kurtulmak üzere çoğu kadın aslında şiddet veya taciz failleriyle aynı evde kalıyor.
“Bu süreçte gerçekleşecek cinayet, taciz, şiddet olaylarına karşı bir yandan dayanışma içerisinde olmamız gerekiyor. Etrafımızdan, komşularımızdan duyduğumuz yardım çağrılarına, yükselen seslere el uzatmalı dayanışmayı büyütmeliyiz, birbirimizden cesaret almalıyız.
“Bir yandan da Şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bunan kadınlar için 6284 sayılı kanunda belirtilen tedbirleri, başvurulacak yöntemleri daha çok dillendirmeliyiz.
“Bu yaptırımların adli makamlarca uygulanmasını sağlamalıyız. Şiddet mağdurunun hayati tehlikesinin bulunulması halinde, kendisi ve varsa çocuklarının geçici koruma altına alınmasını, evli olması halinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi gibi kanunda belirtilen önlem ve tedbirlerin uygulanması yönünden ısrarcı olmalıyız.”