Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk kadının milletvekilleri belgeseli “18” dün akşam (25 Mayıs Çarşamba) İstanbul Beyoğlu’ndaki Fransız Kültür Merkezi’nde izleyici ile buluştu. Kadın Adayları Destekleme Derneği’nin (KA-DER) yapımını üstlendiği belgesel, 1935 seçimlerinde TBMM’nin ilk kadın vekillerinin siyaset yolculuğuna mercek tutuyor.
Türkiye’de kadınların Osmanlı’nın son döneminden itibaren seçme seçilme talebini ve mücadelelerini beyaz perdeye yansıtıyor.
Kadınlar Halk Fırkası, Türk Kadın Birliği, kadınların çıkardığı çeşitli mecmualar gibi deneyimler ışığında 1935’e gelen süreç ve sonrasında Meclis’teki kadın temsili, Fatmagül Berktay, Aynur Demirdirek, Ayşegül Yaraman, Nuray Karaoğlu gibi isimlerin anlatımlarıyla gözler önüne seriliyor.
İlk 18 kadın vekillerden Hatı Çırpan (Satı Kadın), Benal Nevzat, Mebrure Gönenç, Nakiye Elgün, Mihri İffet Pektaş ve Huriye Baha Öniz; görüntüleri ve tarihçilerin, gazetecilerin, ailelerin konuşmaları eşliğinde sunuluyor.
“18 kadının mücadelesi bizim mücadelemizi de etkiledi”
Belgeselin gösterimine katılan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, siyasette kadın katılımına dair bianet’e konuştu.
“Bugüne kadar bu topraklarda kadın mücadelesi veren bütün kadınları saygı ve sevgiyle anıyoruz” diye söze başlayan Kaftancıoğlu, şunları söyledi:
“Hepimizin bildiği bir gerçeklik var, o dönemdeki kadın mücadelesi, sonrasındaki geleceği etkileyen sonrasındaki yüzyılları etkileyen mücadeleler. Biz bugün mücadeleyi büyütebiliyorsak, geçmişte bu kadınların verdiği mücadele sayesinde bunu yapabiliyoruz.
“Bu anlamıyla kıymetli. Bu anlamda biz kadınlara daha da büyük görevler düşüyor. Çünkü o verilen mücadele ile kadınların elde ettiği hakları siyasal iktidarların geri atmasına karşı daha etkin mücadele etmek gerekiyor. Kadın mücadelesi bir ileri iki geri gibi oluyor ama kalıcı oluyor.
“Biz biliyoruz bu topraklarda kadın olmak zor. Yaşamın her alanında kadın olmak zor. Siyasette de bu zorluklardan nasibimizi alıyoruz. Biz kadınlar, bu baskılara karşı hep birlikte örgütlenerek, dayanışarak, dayanışmamızı büyüterek sonuç almaya odaklanarak gelecek yüzyılda yapılacak mücadeleyi de büyütmüş oluyoruz.
‘Haklarımız üzerinden mücadele edeceğiz’
“Kadın mücadelesinde şunu söylemek isterim. Zaman zaman bu mücadele mağduriyet üzerinden ele alınıyor. Ben bunu çok içselleştiremiyorum, biz kadınlar olarak mağdur değiliz, haklıyız. Mağduriyetimiz üzerinden değil haklılığımız ve haklarımız üzerinden mücadele edeceğiz. Bu dönem kadın mücadelesinin daha da büyüdüğünü görüyorum ve sonuç almaya daha yakın olduğunu düşünüyorum.
‘Güçsüz kadın yok, sistemin güçsüzleştirdiği kadın var’
“Güçsüz kadın yok. Sistemin güçsüzleştirdiği kadınlar var. Genç kadınlar kendilerini siyasette güçsüz hissediyorlar. Kendilerini güçsüz hissetmesinler güçlü hissetsinler bunu yaşadıklarında da siyasete katılsınlar.
“Evet zorlanacaklar engellenecekler, önleri kesilecek ama ilerleyecek. Ama şu var, biz kadınlar biliyoruz ki neyin mücadelesini verdiğimizi bildiğimizden kadınlar kazanıyor toplumlar kazanıyor. Eninde sonunda kadınlar kazanıyor.
“Kesinlikle kadınlar siyasete girsinler. Kadınların çoğunlukta olması oradaki iyi. Kendilerini hangi siyasete kendilerini yakın hissediyorlarsa girsinler bütün siyasi partilerde kadınların olması çok önemli. Çünkü o parti dönüşüp gelişiyor.
“Siyasi partilerde boş konuşan çok konuşan erkekler yerine çalışan, düşünen, üreten yeri geldiğinde itiraz eden kadınların olması çok kıymetli.
Filmin Künyesi
Yolları Açan Kadınlar” mesajıyla hazırlanan 40 dakikalık “18”i Barış İnce yazıp yönetti, kısa filmde Fide Köksal ve Hasan Barış Gemici müzikleriyle yer aldılar. Görüntü yönetmenliğini Altın Portakal ve SİYAD Onur Ödülü sahibi Metin Kaya gerçekleştirdi.
Ne olmuştu?
Canan Kaftancıoğlu’na 10 yıl önce sosyal medyadan yaptığı paylaşımlar nedeniyle dava açıldı. Kaftancıoğlu ayrıca, sosyal medyadan da hedef gösterildi. “Cumhurbaşkanına hakaret”, “Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret”, “Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılama”, “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek”, “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 17 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandı.
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 6 Eylül 2019’da karar açıklandı. Kaftancıoğlu “silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 1 yıl 6 ay, “kamu görevlisine alenen hakaret etme” suçundan 1 yıl 6 ay 20 gün, “Cumhurbaşkanına alenen hakaret etme” suçundan 2 yıl 4 ay, “Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak” suçundan 1 yıl 8 ay, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçundan 2 yıl 8 ay olmak üzere toplam 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezasına mahkûm edildi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Kaftancıoğlu’na “kamu görevlisine hakaret”, “Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlarından verilen 4 yıl 11 ay 20 gün hapis cezasını onadı.