AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, 6284 sayılı yasa ilgili konuştuğunda hedef haline getirildiğini ve tehdit mesajları aldığını söyledi.
Zengin, “Ben AK Parti grup başkan vekiliyim. Ben kendi fikirlerimi anlatmıyorum. Ben AK Parti grup başkan vekiliyim” dedi.
Sözlerinden anlaşılacağı üzere kendisi de aslında kendisine yapılanlara şaşkın. “Ben koskoca AKP’nin grup başkanıyım ben bile tehdit ediliyorum” diyor. Haklı.
Düşünün, iktidar partisinin en üst makamlarından birindesiniz fakat yine de erkeklerin canını sıkacak konfor alanını rahatsız edecek bir cümle söylediğinizde, mesela kadınların can simidi olan “6284 No’lu yasa kırmızı çizgimizdir” dediğinizde, tehdit ediliyorsunuz. AKP’deki eşitsizliği, cinsiyetçililiği, ayrımcılığa açığa çıkaran bu konuşmasında başka bir dikkat çeken cümle de şuydu:
“Ben kendi fikirlerimi anlatmıyorum, grubumuz adına konuşuyorum ama grubumuz adına konuşan bir erkek arkadaşımız olduğunda hiç sorun olmuyor.”
“Hiç sorun olmuyor” dediği çifte standard durum, yıllardır kadın hareketinin, LGBTİ+’ların mahkemelerde, medyada, siyasette anlattığı tutum.
Siyaseten “güçlü” bir noktadaki kadın dahi ülkede patriyarkal tutumdan şikayet ediyorsa varın siz düşünün yurttaş kadınların halini.
Buyurun eril mahkeme kararına
Zengin’in konuştuğunda yüzleşmek zorunda kaldığı patriyarkal sistemle, sıradan yurttaş bir kadın mahkeme salonunda yüzleşiyor. Hemen bir örnekle anlatayım.
Aygül A. beni aradığında çok öfkeliydi kızgındı.
“Onu serbest bıraktılar benim hayatım tehlikede. Üstelik bana saldıran erkek mahkemede cinsel saldırıda bulunduğunu anlattı, bana ne yaptığını anlattı, mahkeme yine de onu yaşı küçük diye serbest bıraktı. On yedi buçuk yaşında oysa. 18’inde olsa, tutukluluk hali devam edecekti. Bu haksızlık değil mi?” diye sordu. Davaya dair tüm belgeleri göndermesini rica ettim.
Muğla Datça’da yaşayan Aygül A. 14 Ekim 2022’de yürüyüş yapmak için sokağa çıkıyor. Yürüyüş sırasında da Diyar A. kendisine saldırıyor.
Yaşananları Diyar A., savcılık sorgusunda şöyle anlatıyor. Daha doğrusu itiraf ediyor:
“Markette çalışan fiziksel olarak ilgimi çeken bayan şahsın iş çıkışlarında bu yolu kullandığını bildiğim için kendisini beklediğim esnada başka bir bayan şahsın akşamları o civarda yürüyüş yaptığını farkettim.
“Markette çalışan kendisini beğendiğim bayan şahıs gelmeyince akşamları yürüyüş yapan bir bayan şahsın yine orada yürüyüş yaptığını görünce kendisi ile konuşmak istedim. Ancak konuşmayınca o an kendimi tutamadım.
“Bayan şahsa arkadan boynundan sarılmak sureti ile ağzını kapattım. Bu esnada bayan şahıs direnince aramızda bir arbede yaşandı ve bayan şahıs çığlık atmaya başladı. Çığlık atarken yere düştü. Bayan şahsa sarılmamdaki amaç kendisini beğenmiş olmam ve bu itibarla cinsel bir saikle (iç güdüyle) kendisine yaklaşmamla oluşan bir durumdur. Tamamen cinsel saikle hareket etmiş olup bayan şahsı yaralamak gibi bir maksadım yoktu. Amacım kendisine zarar vermek değildi. O an ki cinsel dürtülerle kendimi tutamadığım için o şekilde hareket ettim….”
Cinsel saikle bir kadına saldırdığını itiraf eden bir erkek, yaşı onyedi buçuk diye sadece beş ay tutuklu kaldıktan sonra 3 Mart’ta tahliye edildi.
Aygül A.’nın bu kadarcık “cezayı” kabul edip, hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmesini bekliyorlar. “Serbest bırakıldı ya bana zarar verirse…” diye endişelerini anlattı telefonda. Haklı.
Ülkede siyasetin en üstlerindeki kadınlar da sokaktaki kadınlar da cinsiyet ayrımcılığından şikayet ediyor. Kadınlara yapılan ikili yaklaşım ekonomik, sosyal, politik statü fark etmeksizin her kesimden kadını rahatsız ediyor. Durum bu kadar açık, ortada.
Mahkemelerdeki cinsiyetçiliği bizler eleştirerek, protesto ederek, mücadele ederek değiştirip dönüştüreceğiz. Hak ihlallerini kaydedip, anlatacağız.
Özlem Zengin de şikayet ettiği durumu kendisi değiştirecek. Kim bilir siyasetteki değişim önce kişinin kendi dönüşümü ile başlar…
(EMK)