Haberin İngilizcesi için tıklayın
Sağlık Bakanlığı’nın istenmeyen gebeliği önleyici sağlık hizmetleri kapsamında birinci basamak sağlık kuruluşlarında ücretsiz olarak dağıttığı doğum kontrol hapları ve prezervatif gibi ürünler artık halka ücretsiz olarak sunulmuyor.
“Gebeliği önleyici araçlara daha önceki yıllara göre ulaşmak çok güç”
Ekonomik krizle birlikte özellikle kadınların basit gebeliği önleyici temel sağlık gereçlerine ulaşımı kısıtlandı. Bütün bu sorunları Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu’ndan (CİSÜ) Filiz Kocaboğa bianet’e anlattı.
Kocaboğa, Türkiye’nin kalkınma politikaları sebebiyle belli bir dönem boyunca cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakları üzerine eğildiğini ama son dönemde elde edilen kazanımların da kaybedildiğini vurguluyor.
“Türkiye’de doğum kontrol yöntemlerine ilişkin epey bir yol alınmıştı. Ancak bugün bu kazanımların gerisine düşüyoruz.
“Yeniden bireylere doğum kontrol, aile planlamasını anlattığımız ve doğum kontrol yöntemleri araçlarının ulaştırılması gerektiğini vurguladığımız bir dönemdeyiz.
“Pandemiyle birlikte bu konuda çalıştaylar düzenledik ve raporlar hazırlıyoruz. Ve buralardan çıkan sonuç pandemiyle beraber devletin şu ana kadar ücretsiz bir şekilde ve kişilere ihtiyacı kadar sağladığı doğum kontrol yöntemi araçlarına hatta daha doğru ifade etmek gerekirse istenmeyen gebeliği önleyici araçlara ulaşmak çok güç.
“Eskiden birinci basamak sağlık kuruluşu olan Aile Sağlığı Merkezlerinde ücretsiz bir şekilde ulaşılabilirdi ancak pandemiyle beraber ücretsiz dağıtılan istenmeyen gebeliği önleyici gereçlerin dağıtımı sıfırlandı.”
Kocaboğa toplam altı ilde aile sağlığı merkezlerinde çalışan sağlık çalışanları ile yaptıkları ankette sağlık kurumlarında bu araçların olmadığına ve sağlık çalışanlarının da dolayısıyla bunları dağıtamadıklarına değiniyor. Kocaboğa cinsel sağlık alanındaki bu politikasızlığın en önemli sonuçlarından birinin de önümüzdeki süreçte anne çocuk ölümlerinin artması olabileceğine işaret ediyor.
“Türkiye yeniden 80’li yıllara geri döndü”
Kocaboğa gebeliği önleyici sağlık hizmetlerine erişimin güçleşmesinin istenmeyen gebeliklerin artmasına sebep olacağını belirtiyor. Bu durumun kadınları merdiven altı kürtaja yönlendireceğini de ifade eden Kocaboğa durumu şu sözlerle özetliyor:
“Gebelik istenmediği noktada kürtaja yöneleceklerdir. Kadınlar kürtaja erişimde zorlandığında merdiven altı kürtaj yapan yerlerin sayısı yükselecektir. Bu bir halk sağlığı sorununa dönecektir. Yine anne çocuk ölümlerine sebep olacaktır.
“Daha da önemlisi doktor gözetiminde kürtaj olmaya erişemediğinde kendi kendine kürtaj yöntemlerini kullanacaklardır. Bu da oldukça bizi geriye götüren bir şey olacak. Evet durum böyle olunca anne çocuk ölümleri artıyor.
“2827 sayılı nüfus planlaması kanununda bu araçları devletin ücretsiz bir şekilde sağlaması gerektiği yazılı. Ve biz biraz daha buraya dikkat çekerek var olmadığını ifade etmeye çalışıyoruz. Sağlık Bakanlığı buna bütçe ayırmıyor.
“Bu araçlardan, haplardan ne kadar aldığına dair bir açıklama yapmıyor. Ne kadar dağıttığına dair de bir açıklama yapmıyor. Halkın ulaşması da mevcut ekonomik krizde bu fahiş fiyatlarda çok zor oluyor.”
Kocaboğa, istenmeyen gebeliği önleyici yöntemlere erişimin ücretsiz olmasının temel insani bir hak olduğunu ifade ediyor. Bu yöntemlere erişimin koruyucu bir sağlık hizmeti olduğunu ve bu hizmetin devlet tarafından sağlanması gerektiğinin de altını çiziyor.