Feminist bir afet yönetimi hayal olmamalı…

Evrim Kepenek 12 Şubat 2023 Türkçe
Facebook Twitter Google

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Kadın Odaklı Afet Yönetimi nasıl olmalı?

Eşitlik İçin Kadın Girişimi’nden EŞİK Özgül Kaptan, bir anısını paylaşıyor önce:

“2012‘de bir toplantıda Afetle ilgili bir kamu kuruluşunun yetkilisi kurumun olanaklarını anlatırken

“Türk aile yapısına uygun çadırlar temin ettik” şeklinde bir cümle kurmuştu.

“Afet ve acil yardım mevzusuna, insani yardımla ilgili bir konuşmaya asla girmemesi gereken, çoklu ayrımcı bir cümle. Konuşan kişi elbette ki “aile” olmayanlara ya da Türk olmayanlara çadır vermeyeceğiz demek istemiyordu ama cümlenin dışa vurduğu ayrımcı fikriyatın sahaya yansımayacağının da bir garantisi olmadığını daha sonraki afetlerde görmüş olduk. Muhtarı muhalefetten olan köye en son uğramak gibi şeyler mesela…“

Maraş merkezde meydana iki büyük deprem hepimiz için yeni bir durum.

20 binin üzerinde insan yaşamında kaybetti, hayatta kalanlar için de yeni ve başka bir dönem başladı.

Devlet kurumlarından, siyasi partilerine, iktidar muhalefet partileri için hiç fark etmeksizin yeni bir sürecin başındayız.

Gerçekten çok önemli bir sınavın içindeyiz, kimimiz görünmez yaralar içindeyiz, kimimiz baştan ayağa yara bere içinde…

Belli ki toplumsal dayanışma ile aşılacak bu günler de…

Tüm sistemin kaynağını erkek egemen zihniyetten aldığı bir ülkede, afet, deprem döneminde de ilk gözden çıkarılanlar kadınların ihtiyaçları oluyor elbette.

“Kadın odaklı afet yönetimi nasıl olmalı?“ sorusuna dönelim yeniden.

EŞİK’ten Kaptan, 1999’daki Marmara depremini hatırlatıyor:

“Marmara depreminde yaşadığımız deneyde kadınların özel ihtiyaçları bir yana ortada ihtiyaçları düşünen ve planlayan kurumlar yoktu zaten. Ancak önemli bir deneydi ve özellikle o deneyimden çıkan ve sivil hayata katılan örgütlenmelerin sayesinde kadın ve çocukların ihtiyaçları ihtiyaç listelerinin en başına yazılır oldu zamanla. Hem bu manada hem de acil yardım ve arama kurtarma aşamalarında destek verenlerin cinsiyetçiliği realiteye belirgin bir şekilde yansımıyor.

“Ancak Marmara depreminde; kadınlar evlerinin dışında kamusal alanda yaşamak zorunda kaldığında “neden çadırın önüne erkeklerin de olduğu alana çıktın” diyen ailedeki erkeklerin şiddet uyguladığına tanık olmuştuk. Yardım dağıtılan kuyruklarda çoğunlukla kadınların sıraya girdiğini gözlemlemiştik. Yıllar sonra Suriyeli erkeklerin de aynı davranışı gözlediğimde hiç şaşırmadım…”

Kadınlar yine öteleniyor

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye’nin verdiği bilgiye göre, depremden etkilenen kadınların 3 milyon 910 bin 497’si üreme çağında. Deprem bölgesinde 214 bin 325 hamile var, bu kadınların 23 bin 814’ünün bir ay içinde doğum yapması bekleniyor.

Kaptan’a göre, cinsiyet ayrımcılığının asıl devreye girdiği dönem acil durum bitip iyileşme dönemi. “Zaten ayrımcı kurgulanmış olan bütün toplumsal sistem aynen devrede oluyor. Örneğin afet koşullarından çıkmak için kimse kadınların iş bulup çalışması yönünde kafa yormuyor“ diyor.

 “Erkekler psikolojik destek almıyor”

“Peki deprem sonrası, diyelim ki kadın hayatta kaldı, hayat nasıl ilerleyecek? Bir destek var mı?“ sorusunu da yanıtlayan Kaptan, şöyle diyor:

“Acil yardımlar ulaşıyor. Verilen desteğin niteliği ile ilgili toplamdaki eksikler ayrı konu. Hatta bazı desteklere daha çok kadınlar erişiyor, örneğin psikolojik destek. Bu tabii ki erkekler itibar etmediği için böyle. Ancak başka bir şey oluyor afet sonrası. Evin dışına çıkıldığında kadınların gündelik hayatı yeniden üretim rolü ağırlaşıyor.

“Evinde makinede yıkadığı bulaşığı çadır önünde zor koşullarda yıkamaya başlıyor. Çok daha zor koşullarda çocuk bakımı yapıyor. Çamaşırı elinde yıkamak zorunda kalıyor. Şöyle düşünmeden edemiyorsun; çamaşır yıkama görevi erkeklerin olsaydı çadırlar kurulmadan önce çamaşırhaneler kurulurdu.”

“Çalışmalar önemli ama yeterli değil”

Şu an deprem bölgesinde çalışan Sosyal hizmet uzmanı Derya K. da Kaptan gibi, kadınların ihtiyaçlarının tespit edilmesi gerektiğini ve buna göre destek sağlanması görüşünde.

“Şimdilik Aile Bakanlığı ve kadın alanında çalışan sivil toplum örgütleri deprem bölgesinde çalışmalar yapıyor. Elbette bu çalışmalar, önemli fakat yeterli değil…

“Bölgede kadınların en acil ihtiyacı ped, doğum yapmak üzere olan, yeni doğum yapan kadınlar var, onlar da yalnız bırakıldılar… Hiç akla gelmiyor sıcak torbaları da çok işe yarıyor…“ diyor.

Bana yanıt verirken bir yandan da yardım malzemelerini tasnifliyor, “Bak bundan da kadınlar için bir şey çıkmadı” diyor. Baştan itibaren feminsit bakış açısı ile çalışan bir afet yönetimi sistemi olsa tüm yardım paketlerinde kadınlar için daha çok destekleyici ürün çıkardı, kadınlar ve LGBTİ+’lar unutulmazdı muhtemelen…

Yine de deyanışmanın, Türkiye kadın hareketinin gücü var. Kadın Koalisyonu başta olmak üzere, Mor Dayanışma, Mor Çatı, Kadın Savunması, LGBT+ dayanışma grupları onlarca kişi, deprem bölgesindeki kadınlar ve lubunyalar için çaba sarf ediyor.

Yalnız değiliz…  Yaşasın dayanışma!

Eşitlik mücadelesinin yükseldiği yeni bir hafta olsun!

 Okuma önerileri

TIKLAYIN – Afet Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Doğal Afetlerde Cinsiyete Dayali Zarar Görebilirlik Fark

TIKLAYIN – Afet Süreçlerinde Kadınlara Yönelik Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinde Sivil Toplum Kuruluşu Çalışanlarının Deneyimleri: Çanakkale İli Örneğ

(EMK)