Özden Dilek Karakışla‘nın sahneye koyduğu Kadın Dilinden Masallar, izleyici yüz yıllar öncesinde götürürken, derinlikli düşünmeye de olanak sağlıyor.
Biz masalları, Ortaköy’deki Cep Sahne’deki gösteride dinleme şansını bulduk. Bundan sonraki gösterileri de Aralık’ta aynı sahnede olacak. “Kadın Dilinden Masallar” performansı, ilk olarak 8 Mart’ta sonra 12 Mayıs’ta izleyiciyle buluştu. Her performansın üzerine de yeni masallar ekleyerek devam eden Karakışla’nın “masal” anlatmaya başlaması, ortaokul yıllarına uzanıyor.
Galatasaray Lisesi’nde yatılı okurken yatakhanede arkadaşlarına özgün hikayeler anlatan Karakışla, Boğaziçi Üniversitesi’nde okurken de sahnedeydi. Üniversite yıllarından sonra 25 yıl reklam ve iletişim sektöründe çalışan Karakışla, tiyatroyoya bu kez, çocukluktan beri anlattığı masallarla döndü:
“Anlatılmayan hiç bir şey yaşanmıyor ve unutuluyor. Ve de en önemlisi, hikaye anlattıkça, benim hiç anlatacak hikayem yok diyen bir çok insanın yaşarken fark etmediği, özünde bilgelik içeren kendi hikayelerini ve kendilerini masallar sayesinde keşfetmelerini gördüm”
“Masallar bahane”
Karakışla, gündelik hayatın hiç sıradan olmadığını, aslında en etkili hikayelerin anlarla dolu olduğunu ve en önemlisi bunların farkında olarak yaşanması gerektiğini vurgulayor:
“Masallar aslında bahane. Bazen masallardaki en sade, en naif, en gerçeküstü hikâye, bizi tetikler, unuttuğumuz duygularla, kendimizle yeniden buluşmamıza yardımcı oluyor.”
Masalları seçerken anonim ve içinde kadın hikayesi olanları tercih ettiğini söyleyen Karakışla, masalların bilgelik taşıyıcı özelliğinin kendisini çok etkilediğini söylüyor:
“Masalları anonim olarak seçiyorum. İçinde bir kadın hikayesi ve bilgelik olsun istiyorum. Masallarda olan bir bilgelik hayatın içindeki basit hikâyeler ama basitlik ve sıradanlık bizim unuttuğumuz duyguları yeniden düşünmemize neden oluyor.”
“Kadın Dilinden Masallar hep devam edecek”
İçindeki masallar değişse de Kadın Dilinden Masallar’ın hep devam edeceğini söyleyen Karakışla’yı kadın hikâyeleri de çekiyor:
“Kadın hikâyeleri benim ilgimi çekiyor, kadınların sezgilerini hayattaki bir takım olaylara karşı geliştirdikleri cesaretleri bence bunları aktarmak önemli kadınların daha çok anlatılmaya ihtiyacı var.”
Değişen teknolojinin insanlar arasındaki iletişimi de etkilediğini düşünen Karakışla, yüz yüze illetişimin yok olduğunu belirtiyor:
“Masallar bahane oluyor, bu masallar sayesinde insanlar yan yana geliyor. Masallarla bu kadar insan bir araya geldik duygularımızı ve düşüncelerimizi ortaklaştırdık. Bu performansı bu nedenle de önemsiyorum. Geçmişteki önemli şeyleri basit gibi görünen güçlü olan şeyleri yeniden gündeme getirmekten dolayı mutluyum.”
Özden Dilek Karakışla hakkında