“Kartal’dan Büyükada’ya gittiğimizde dört farklı plaj var. Onlardan sorumlu iki bulunuyor ve size katalog sunuyor ve sizi ikna etmeye çalışıyor. Sıcakkanlı davranıyorlar, hepsi kendi plajına almaya çalışıyor. Biz Nakibey Plajı’na yöneldik ama bizi yok sayma hali vardı, göz teması kurmuyordu.
“Bunlar bizi eşcinsel olarak görüyor ve yaklaşmıyor diye düşündük. Önce Nakibey’le görüştük. ‘Motor bozuk hareket etmeyecek, bir saat sonra gelecek’ dediler. Biz de bekleriz bir saat dedik. Bize müşteri gibi davranmadılar. Onun farkındayım. Sonra Yörükoğlu’na gittik. Oradaki görevli de ‘Sizi alamayız. Sizi burada kabul etmezler’ dedi. Biz kendimizi korumaya çalışıyoruz bir yandan.
“Bize yansıtılan büyük bir nefretti. Bizi plaja almamasından ziyade ‘Bunlarla aynı yere gitmek istiyor musunuz?’ diye sorması oldu. Bizi ne olarak görüyorsunuz? Biz ne yaptık size? Biz cinsel kimliğimizle Türkiye’de darbe mi yaptık? Bizler yaşam hakkımız dışında bir şey yapmıyoruz. Bizi barınma ve iş konusunda zaten ötekileştiriyorsunuz..”
A.T. ve D.B. 3 Temmuz’da Büyükada’da iki farklı plajda yaşadıkları ayrımcılık ve nefret söylemini, işte bu sözlere anlatıyor.
A.T., A.G., ve D.B. isimli üç LGBTİ+, 3 Temmuz Cuma günü Büyükada’daki Yörükoğlu Plajı ve Nakibey Plajı çalışanlarının cinsel ayrımcılığı ve nefret söylemi ile karşılaştıklarını açıkladı. Cinsel kimlikleri nedeniyle ayrımcılıkla karşılaşan A.T., A.G., ve D.B. avukatları Eren Keskin aracıığı ile konuyu yargıya taşıdı.
“Plaj çalışanları hedef gösterdi”
İstanbu Cumhuriyet Savcılığı’na her iki plaj çalışanları hakkında suç duyurusu yapan Keskin, dilekçesinde şu bilgileri verdi:
“A.T., A.G., ve D.B. 3 Temmuz Cuma günü, saat 12.00 sıralarında denize girmek amacıyla gittikleri Büyükada’da vapurdan inmişler ve o sırada İskele’nin hemen yan tarafında bulunan Yörükoğlu ve Nakibey plajı çalışanlarının yolculara, ‘katalog’ verdiklerini görmüşlerdir. Herkese katalog uzatıldığı halde, müvekkillerimize katalog verilmemiştir.
‘Ayrımcı söylemler’
“A.T., A.G., ve D.B. önce Yörükoğlu plajı önüne gitmişler ve plajın önünde görevli olan kişiden fiyat listesi istemişlerdir. Yetkili, A.T., A.G., ve D.B.’ye ‘Biz sizin gibileri plaja almıyoruz. Burası aile plajı’ diyerek müvekkillerimizin plaja girmesini engellemiştir. O sırada, plaja girmekte olan bir aileyi çevirip “Kardeş siz bunlarla aynı yerde denize girmek ister misiniz?” diyerek üç kişiyi hedef göstermiştir.
“A.T., A.G., ve D.B. ‘LGBTİ+ bireylerin plaja girmelerini engelleyen yazılı bir kuralınız var mı?’ diye sorduklarında, görevli, müvekkillere “ibne, top, dönme” gibi sözcüklerle ayrımcı şiddet uygulamıştır. Bu arada aynı görevli, Nakibey plajının yetkilisini de seslenmiş, ‘Bu ibneleri siz de plaja almayın’ diyerek yönlendirmede bulunmuştur.”
Nefret ve ayrımcılıktan yargılanmaları talebi
Keskin, dilekçesinde Türkiye’nin ayrımcılığa karşı imza koyduğu uluslararası sözleşmeleri de hatırlattı, İstanbul Sözleşmesi’ni de ihlal ettiğini vurguladı.
Keskin, Yörükoğlu ve Naki Bey plaj işletmeleri hakkında, A.T., A.G., ve D.B.’te yönelik haksız uygulama nedeniyle TCK 122. madde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 14. madde ve Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi delaletiyle soruşturma yapılarak dava açılmasını talep etti.
“Bizi hedef gösterdiler”
D.B. yaşananları bianet’e şöyle anlattı:
“Sonra Naki Bey’e gittik, çalışan bizi diğer insanlara hedef gösterdi. Biz oradan uzaklaştık hedef gösterilince. Bize sürekli göz dikip bizi bakış ve sözleri ile rahatsız ettiler. Orada çok endişelendim. Orada bizi hırpalayabilirlerdi. Kimliklerimizden açık bir şekilde ordaydık. O nedenle de hedef gösterildik.”
“Biz sadece yaşama hakkı istiyoruz”
A.T. de şöyle konuştu:
“Biz zaten Kürt olduğumuz için bir ayrımcılık yaşıyoruz. İkinci olarak da cinsel kimliğimizden ötekileştiriliyoruz. Bunların sonu gelmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemleri ile hedef gösterildik. O bizi halka hedef gösterdi. Biz zaten böyle şeyler yaşayacağımızı biliyorduk. Bu yıl daha fazla hedef gösterildik.
“Biz zaten dünyaya bir sıfır yenik olarak geldik. Bize ötekisininin ötekisi demek doğru değil. Biz kendi yaşam hakkımızı istiyoruz, kendi sosyal hayatımızı istiyoruz. Kendimizi dört duvar arasına kapatıp orada mı duralım? Zaten milyonlarca insanı F tipine tıkmışsınız. Bir de cinsel kimliklerinden dolayı mı insanlara bunları yaşatacaksınız? Bizler varız ve bu kimliğimizle var olacağız”
“Karakola gitmedik çünkü…”
A.G. de şunları vurguladı:
“Vapurda giderken çok bir şey yaşamadık. Bakışları ile bile rahatsız etmeye çalıştılar ama biz onlara alıştığımız için artık o kadar rahatsız etmiyor. En çok ağrıma giden bizi başkalarına hedef göstermesi oldu. Kendisine sürekli destek arıyordu. Bu da çok rahatsız ediciydi. Bizi ötedeliler. Bizi almayacaklarını açık olarak söylediler.
“İlk kez böyle dışlandım. Okların üzerime yöneldiğini hissettim. Zoruma gitti orası. Bu çok kötü bir durum. Herkes gibi çalışıyorum ama paramız karşılığında hizmet alamadık. İBB ve Büyükada Belediyesi’ne ulaştık. Suç kaydı oluşturuduk. Karakola gitmedik çünkü daha fazla hırpalanmak istemedik. Cumhurbaşkanı’nın sözleri aklımıza geldi, bize saldırabilirlerdi. O nedenle de oradan ayrıldık ve avukatımıza başvurduk.
“Transfobi kusan insanlar sanki etten kemikten değildi. Bu kadar kin ve nefret dolu olmalarını anlamıyorum. Bu çok yıpratıcı.”
Plaj yetkilieri iddiaları reddetti
İddiaları sormak için aradığımız iki plajın yetkilileri de iddiaların gerçek olmadığını söyledi. Yörükoğlu Plajı yetkilisi, “Neden öyle bir şey yapalım” derken, Nakibey Plaj görevlisinin “Öyle bir şey olsa söylerdim. Hem tek başlarına da plaja gitmesinler” demesi dikkat çekti.
TCK 122 nedir?
Nefret ve ayırımcılık MADDE 122- (Değişik: 2/3/2014-6529/15 md.) (1) Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle; a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini, b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını, c) Bir kişinin işe alınmasını, d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. |