Lübnanlı kadınlar, tecavüze uğrayan kadınların “etiketlenmesi” ve mağdur suçlayıcılığa* karşı mücadele etmek için #KiminAyıbı (#ShameOnWho) isimli bir kampanya başlattı.
Etiketleme ve mağdur suçlayıcılık, kadınları sindirmeyi amaçlıyor ve güvenli bir şekilde yaşamalarını, hukuki yollara başvurmalarını, aile ve sosyal çevrelerinden yardım almalarını zorlaştırıyor.
Lübnan’daki ABAAD (Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Merkezi) kurucusu Ghida Anani “Genelde insanlar kadının suçlu olduğunu, yaşadığından sorumlu tutulması gerektiğini düşünüyor. Biz cinsel şiddetten hayatta kalan kadınları konuşmaları, mağdur suçlayıcılık döngüsü ve kültürünü kırmaları için cesaretlendirmeye çalışıyoruz” dedi.
ABAAD’ın açıkladığı araştırmalar, Lübnan’da her 4 kadından 1’inin cinsel saldırıya uğradığını gösteriyor. Ancak ayda yalnızca 13 mağdur resmi şikayette buluyor. Lübnanlı kadın örgütleri bu durumla mücadele etmek için örnek vakalara dikkat çekmeye başladı.
ABAAD gönüllüsü sanatçılar ve aktivistler 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nden itibaren #KiminAyıbı kampanyası kapsamında cinsel şiddetten hayatta kalan kadınların öykülerini paylaşmaya başladı.
Beyrut’ta beş farklı noktada tecavüzcülerin siyah beyaz portreleri duvar resmi olarak sergilendi. Ghida Anani “Bunlar polis tarafından aranan erkekler. Dikkatler, bu davranışları yapan kişiler üzerinde olmalı, mağdurların değil” dedi.
“Tecavüzcüyü yargıla, mağduru değil”
2017’de ABAAD tarafından yapılan bir ankete göre, Lübnan’daki kadınların yüzde 80’i, toplumsal ve kültürel inançların kadınlara ve kız çocuklarına cinsel saldırı ve şiddeti doğruladığına inanıyor. Bu yüzden ABAAD #KiminAyıbı kampanyasında “Tecavüzcüyü yargıla, mağduru değil” sloganını kullanıyor.
ABAAD sesine kulak verilmeyen kadınların hikayelerini Beyrut’ta bir kültür merkezinde de paylaşıyor. #KiminAyıbı kampanyası dahilinde gönüllü oyuncular, hayatta kalan kadınların hikayelerini oynuyor.
Sanatçı Manal Issa ise “etiketlemeye” dikkat çekmek için bir sosyal deneyde tecavüze uğramış bir kadını canlandırıyor. Issa’nın performansı sırasında “Tecavüze uğradım” diye bağırdığında etrafında toplanan habersiz kalabalıktan bazı insanların “sakin ol” ve “sessiz ol” dediği, bazılarının da mini etek giydiği için onu azarladığı, ayıpladığı görülüyor.
Geçtiğimiz ay aktivistler eşini öldüren bir erkeğin röportajını onu sempatik gösteren bir biçimde canlandıran MTV Lübnan kanalına boykot düzenledi. Röportajda öldürülen kadını oynayan oyuncu sivil toplum örgütleri ve avukatlara hitaben “Benim yerime konuşmayın. Eğer konuşup duygularımızı paylaşabilseydik cinayet önlenecekti” diyordu.
Erkek şiddetine karşı çalışan sivil toplum kuruluşu KAFA (Şiddete ve Sömürüye Yeter) program için “İki tarafa eşit sorumluluk yüklenmeye çalışılıyor” diyerek boykot düzenledi.
Lübnan’da erkek şiddeti artıyor
Birleşmiş Milletler’in verilerine göre 1994’te Lübnanlı kadınların yüzde 30’u şiddetin bir türünü yaşadığını söyledi. ABAAD’ın güncel verilerine göre ise şimdi bu oran yüzde 60’a yakın.
Cinsiyet eşitliği için örgütlenen kadın hareketleri ise hükümete kadınları koruyacak yasal düzenlemeler yapmaları için baskı kuruyor. 2014’te Lübnan parlamentosu aile içi şiddeti suç sayan ilk yasasını geçirdi. 2017’de tecavüzcülerin tecavüz mağdurları ile evlendikleri takdirde beraat etmelerine sebep olan uygulamayı kaldırdı. Ülkede evlilik için resmi olarak belirlenen bir yaş sınırı yok ve evlilik içi tecavüz yasadışı değil.
* Mağdur suçlayıcılık (İngilizce “victim blaming”), erkek şiddetiyle karşılaştığını açıklayan kadını suçlama, erkek şiddetine kadının herhangi bir şekilde sebep olduğunu savunarak şiddeti doğrulama ya da önemsizleştirme davranışı/eğilimi.
* Haberi CNN ve abaadmena.org’tan derledik.