“Benim bedenim, benim seçimim” (Foto: Canva)
“Bugün Yüksek Mahkeme ve ülkemiz için üzücü bir gün. Mahkeme daha önce hiç yapmadığı bir şey yaptı: Pek çok ABD’li yurttaş için çok temel olan anayasal bir hakkı açıkça geri aldı.”
Demokrat Partili ABD Başkanı Joe Biden bu açıklamayı yaptığında takvimler 24 Haziran’ı gösteriyordu. Yüksek Mahkeme 1973 tarihli Roe-Wade kararını iptal etmiş, kürtajın ülke çapında güvence altına alınan anayasal bir hak olmasının yasal zemini yaklaşık yarım yüzyıl sonra ortadan kalkmıştı.
İptal kararı esasında açıklandığı günden haftalar önce basına sızdırıldı. Fakat 24 Haziran öncesi ve sonrası yapılan protestolar, dile getirilen itirazlar temel bir hak ve sağlık hizmeti olan kürtajın özellikle Cumhuriyetçilerin kontrolündeki bir dizi eyalette kısıtlanmasına engel olamadı.
The New York Times gazetesinin ekim ayında paylaştığı veriler, Roe-Wade kararının iptal edilmesi sonucunda yürürlüğe giren yasalar ile birlikte kürtajın 13 eyalette artık yasak olduğunu, en az beş eyalette ise ciddi kısıtlamalar ile karşı karşıya bırakıldığını ortaya koyuyor.
Peki, kürtajın artık anayasal bir hak olarak kabul edilmediği ABD’de kürtaj haklarının durumu Yüksek Mahkeme’nin bu kararından nasıl etkilendi? Kürtaja erişmek isteyen kişiler karar sonrası neler yaşıyor?
Bu soruların cevaplarına biraz daha yakından bakalım…
Kürtaj, bir sağlık hizmeti ve temel haktır
Öncelikle bir noktanın altını kalın kalın çizmekte fayda var: Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) de vurguladığı üzere, “kürtaj basit ve yaygın bir sağlık hizmetidir” ve “gebelik süresine uygun bir şekilde, gerekli yetkinliğe sahip kişilerce gerçekleştirildiğinde güvenli bir işlemdir.”
Fakat güvenli, sağlıklı, hesaplı ve insan hakları ve onuruna saygılı koşullarda kürtaj hakkına erişim hukuken veya fiilen kısıtlandığında ya da topyekûn yasaklandığında bu, kişileri güvenli olmayan koşullara itiyor.
Nitekim, DSÖ’nün verileri, güvenli koşullarda yapılmayan kürtajların dünyadaki anne ölümlerinin yüzde 4,7 ile 13,2’sinin sebebi olduğuna işaret ediyor. “Gelişmekte olan” ülkelerde her yıl 7 milyon kişinin güvenli olmayan kürtaj sebebiyle hastanelerde tedavi gördüğü tahmin ediliyor.
Dahası, Uluslararası Af Örgütü’nün dikkat çektiği gibi, “İnsan hakları hukuku bedeninizle ilgili kararları sadece sizin alabileceğinizi net bir şekilde ortaya koyuyor.” Yani, “bir kişiyi, istemediği bir gebeliği sürdürmeye veya güvenli olmayan bir kürtaja zorlamak bir insan hakları ihlalidir, bu aynı zamanda mahremiyet ve bedensel özerklik haklarının da ihlali anlamına geliyor.”
Dezavantajlı gruplar daha çok etkileniyor
Kürtajın bir sağlık hizmeti ve insan hakkı olduğuna dair bu küçük hatırlatmanın ardından tekrar ABD’ye dönecek olursak, Roe-Wade’in iptal edilmesinin ardından ülkede yaşananlara baktığımızda, kürtajın artık çoğu güneyde olmak üzere 13 eyalette yasak olduğunu görüyoruz:
Idaho, Güney Dakota, Wisconsin, Teksas, Oklahoma, Missouri, Arkansas, Louisiana, Tennessee, Mississippi, Kentucky, Alabama, Batı Virginia.
Kürtaja erişim Georgia’da gebeliğin ilk 6 haftası ile sınırlıyken, Utah, Arizona, Kuzey Carolina ve Florida’da 15,18 veya 20 hafta sınırı var.
Bu ise öncelikle şu anlama geliyor:
Guttmacher Enstitüsü’nün paylaştığı verilere göre, Roe-Wade kararı sonrasında 15 eyalette kürtaj hizmeti veren toplam 79 klinikten 66’sı kürtaj hizmeti sunmayı bırakmak zorunda kaldı. Bu 66 klinikten 40’ı kürtaj dışı hizmetler vermeye devam ederken 26’sı tamamen kapandı.
Halen kürtaj hizmeti verebilen 13 kliniğin 13’ü de kürtajın 6 haftalık gebeliğe kadar yasal olduğu Georgia’da bulunuyor.
Araştırmayı yapan bilim insanlarından Rachel Jones, Roe-Wade kararından özellikle dezavantajlı grupların daha çok etkilendiğini söylüyor:
“Kararın iptalinden önce de kürtaj olmak pek çok kişi için zordu veya tamamen imkansızdı; bu durum düşük gelirliler, Siyah ve Kahverengi kişiler, göçmenler, gençler, engelliler, kırsal kesimde yaşayanlar gibi sağlık hizmetlerine erişim konusunda ciddi engellerle karşılaşanlar için geçerliydi.
“Kliniklerde verilen kürtaj hizmetlerinin başta güneydekiler olmak üzere pek çok eyalette ortadan kalkması bu eşitsizlikleri kötüleştirecek.”
Kürtaj hakkı için saatlerce yol katetmek
Peki, kürtaja erişimin kısıtlandığı ya da tamemen yasaklandığı eyaletlerde yaşayan kişiler kürtaj hakkını kullanabilmek için ne yapıyor?
Kürtajın halen yasal olduğu eyaletlere gitmek bir seçenek… Öte yandan, ABD Tabipler Birliği Dergisi’nde yayımlanan bir araştırma, 15-44 yaşları arasındaki her üç ABD’liden birinin artık en yakın kürtaj kliniğine gidebilmek için 100 dakikadan fazla yol katetmesi gerektiğini gösteriyor.
Roe-Wade kararı bozulmadan önce en yakın kürtaj kliniğine gitmek için gereken ortalama süre 30 dakikadan daha azdı.
Dahası, bir önceki araştırmaya benzer şekilde, bu araştırmanın sonuçları da kürtaj olabilmek için bir saatten fazla yol gitmesi gereken kişilerin çoğunun beyaz olmayan ABD’li yurttaşlar olduğunu ortaya koyuyor.
Örneğin, hem kendi sınırları içinde hem de çevresindeki eyaletlerde kürtajın yasak olduğu Teksas’ta yaşayan birinin New Mexico, Kansas veya Colorado eyaletlerinde kürtaj olabilmesi için karayolu ile 10 saatten uzun sürecek bir yolu katetmeyi göze alması gerekiyor.
TIKLAYIN – Roe-Wade sonrası “yasal kürtaj” sayısı yüzde 6 azaldı
Klinik çalışanlarına “basına konuşmama” talimatı
Kürtaj olabilmek için başka bir eyalete gitmek de her zaman çözüm olmayabiliyor. Örneğin, Roe-Wade kararından dört gün sonra Kansas’ta açılan Planlanmış Ebeveynlik merkezi, kürtajın yasaklandığı eyaletlerden gelen kişilerin artan talepleriyle de birlikte kürtaj olmak için gelen kişilerin yaklaşık yüzde 85’ine aşırı yoğunluk sebebiyle hizmet veremiyor.
Kürtaj olmak isteyen kişilerin yaşadıklarına ilk elden şahit olan sağlık çalışanları ise işverenlerinin “basına konuşmama” talimatları ile karşı karşıya kalabiliyor. İsminin gizli tutulması şartıyla CNN’e konuşan bir sağlık çalışanı, “Bu, açıkça bizi suçlu hissetirmek için yapılıyor. Bu bize kendimizi tam da böyle hissettiriyor, sanki yanlış bir şey yapıyormuşuz gibi…” diyor.
Boston’daki Tufts Tıp Merkez Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölüm Başkanı Dr. Erika Werner de “Eğer sağlık çalışanları seslerini yükseltmezse kürtaj yasaklarının etkisi hakkında kim kanıt sunacak?” diye soruyor.
The New England Tıp Dergisi’nin Yayın Yönetmeni Dr. Eric Rubin ise kürtaj konusundaki bilgi kirliliğine dikkat çekiyor: “Genel olarak tıp dünyası – ve kesinlikle kürtaj konusu – yanlış bilgiler ile dolu; ancak, buna karşılık vermek için iyi yollar bulamadık. Eğer hekimlerin gerçekler hakkında konuşmasına izin vermezsek kendimize gerçekten zarar veriyor olacağız.”
Başka bir hekim ise şöyle diyor: “Gördüğümüz hikayeler çok yürek burkucu. Ve bu hikayeler anlatılmıyor…”
Kürtaj haplarına talep arttı
Kürtaj hakkına erişebilmek için başka bir eyalete ya da ülkeye gidemeyen kişiler için kürtaj hapları da bir seçenek…
Örneğin, Austin Teksas Üniversitesi’ndeki araştırmacıların yaptığı bir çalışma, “mevcut kürtaj kısıtlamalarını” sebep göstererek çevrimiçi yollarla kürtaj hapı almaya çalışan kişilerin oranının Roe-Wade sonrası dönemde yüzde 31’den yüzde 62’ye yükseldiğini gösteriyor.
Buna göre, Eylül 2021 – Mayıs 2022 döneminde Aid Access platformuna günde 83 kürtaj hapı talebi gelirken, bu sayı, Roe-Wade kararının iptal edileceğinin basına sızdığı Mayıs-Haziran 2022 döneminde 137’e, karar iptal edildikten sonra ise yaklaşık 214’e yükseliyor.
Roe-Wade kararı sonrası bazı eyaletler ilaç yoluyla kürtaja getirdikleri kısıtlamaları sıkılaştırırken, The New York Times gazetesi, söz konusu hapların posta yoluyla gelmesi ve yurtdışındaki eczanelerin ABD yargısının yetki alanının dışında kalması sebebiyle bu kısıtlamaların tam anlamıyla uygulanmasının zor olduğunun altını çiziyor.
“Öfkeli ve mücadeleye hazırız”
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne (CDC) göre, ABD’de her yıl yaklaşık 700 kişi gebelik kaynaklı komplikasyonlar sonucu ölüyor.
Kongre ara seçimlerinin yapıldığı ülkede tüm ABD’yi kapsayan bir kürtaj yasağı durumunda ise bu sayının çok daha artacağı tahmin ediliyor.
Colorado Üniversitesi’nden araştırmacıların yaptığı bir çalışmaya göre, eğer kürtaj tüm ABD’de yasaklanırsa, anne ölümlerinin oranı yüzde 24 artabilir. Bu oranın Siyahlar için yüzde 39 olması bekleniyor.
Diğer bir deyişle, dünyanın “en büyük demokrasilerinden” birinde yargı-siyaset işbirliğiyle en temel haklarından mahrum bırakılan yurttaşlar bu hak ihlalinin bedelini canıyla ödemek durumunda kalabiliyor.
Fakat elbette kadınlar veya bir gün hamile kalıp kürtaj olmak isteyebilecek hiç kimse durup bir kenarda olup biteni izlemiyor.
Aksine, mücadele etmeye, seslerini yükseltmeye devam ediyorlar.
O zaman bir de Seattle Storm Kadın Basketbol Takımı’nın Roe-Wade kararı sonrası söylediği şekilde söyleyelim:
“Geldiğimiz nokta bu: İnsanlar cezasızlıkla silah alma özgürlüğü kazanırken kadınlar kendi geleceklerine karar verme özgürlüğünü kaybetti.
“Öfkeli ve mücadeleye hazırız.”
Dünyadan kısa kısa…Bir araştırma: Feminizm oğlan çocuklarına da iyi gelecek Laura Bates, The Guardian gazetesi için kaleme aldığı “‘Erkeklere açılan bir savaş’ yok – Artık feminizmin erkekler için de iyi olduğunu biliyoruz” başlıklı makalede Küresel Oğlan Çocukluğu İnisiyatifinin “Birleşik Krallıktaki Oğlan Çocuklarının Durumu” raporunun sonuçlarını paylaştı. Araştırma sonuçları, “oğlan çocuklarının feminizm mağduru olmadığını, oğlan çocuklarının başka bir krizle karşı karşıya” olduğunu gösterdi: “Şiddet ve ‘sert olmak, erkek olmanın doğal bir parçası olarak normalleştiriliyor, bu da oğlan çocuklarını (özellikle erkeklerin erkeklere uyguladığı) şiddeti büyümenin kaçınılmaz bir parçası olarak görmeye teşvik ediyor.” Araştırmanın yazarı da özellikle toplumsal cinsiyete ilişkin basmakalıp düşünceler hakkında bilgi edinmenin ve bu bilgiye dair feminist bir yaklaşım sahibi olmanın oğlan çocuklarına da iyi geleceği görüşünü dile getirdi. Bir tweet: İlk defa bir sosyal medya CEO’su seçimde tarafını belli etti Twitter’ın yeni sahibi ve CEO’su Elon Musk, ABD Kongre ara seçimleri öncesinde Cumhuriyetçi Parti için oy verme tavsiyesinde bulundu. ABD medyasına göre, bu, bir sosyal medya CEO’sunun seçimlerde açıkça tarafını belli etmesi açısından bir ilk. Bir karikatür: COP27’ye ya da “utanç konferansına” hoşgeldiniz Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı (COP27), 6 Kasım’da Mısır’da başladı. COP27, “yeşil yıkama” (greenwashing) ve Mısır’daki hak ihlalleri gibi bir dizi sebepten eleştiriliyor. Almanya’nın Die Tageszeitung gazetesinden bir karikatür şöyle diyor: “İklim utancına (Eş-Şeyh) hoşgeldiniz – COP27” |