Fotoğraf: Canva
Bu haberi the guardian’dan Beyza Köz çevirdi.
Yapay zekâ için gerekli çip pazarına hâkim olan Kaliforniya merkezli Nvidia, dünyanın en değerli şirketi haline geldi.
Yapay zekâ kadınlara yönelik şiddetin yeni bir çağını başlatıyor.
Toplum farkında olmadan bir kâbusa sürükleniyor. Yapay zekâya yönelik küresel yatırımlar baş döndürücü bir hızla artıyor; şirketler ve devletler, yeni bir silahlanma yarışı olarak tanımlanan bu alana milyarlar akıtıyor.
Yapay zekâ için gerekli çip pazarına hâkim olan Kaliforniya merkezli Nvidia, dünyanın en değerli şirketi haline geldi.
Bu gidişata ‘yapay zekâ çılgınlığı’ adı veriliyor; analistler, kullanılan bileşenleri ‘yeni altın ya da petrol’ olarak nitelendiriyor.
Herkes bu yarışa dahil olmuş durumda ve siyasetçiler ülkelerini yapay zekâ geliştirmede küresel lider ilan edebilmek için adeta birbirleriyle yarışıyor. Ancak güvenlik önlemleri, adil erişim ve sürdürülebilirlik göz ardı ediliyor.
Şubat 2025’te Paris’te toplanan ülkeler, yapay zekâ için ‘açık’, ‘kapsayıcı’ ve ‘etik’ bir yaklaşımı taahhüt eden uluslararası bir anlaşma imzaladı; fakat ABD ve Birleşik Krallık bu anlaşmaya katılmayı reddetti.
Bu aceleci koşuşturmanın kimin yararına, kimin zararına olduğunu sormak gerekiyor. Medyayla sadece ‘Lore’ adıyla iletişim kuran bir geliştirici, büyük dil modeli Llama’nın açık kaynaklı yayımlanmasını ‘altına hücum benzeri bir senaryo’ olarak tanımladı.
Lore, Llama’yı kullanarak Chub AI adında bir site kurdu. Bu sitede kullanıcılar yapay zekâ botlarıyla konuşabiliyor, şiddet içeren ve yasa dışı rollere bürünebiliyor. Ayda yalnızca 5 dolara, 15 yaşın altında kızların çalıştığı bir ‘geneleve’ erişilebiliyor; site bunu ‘feminizmin olmadığı bir dünya’ diye tanımlıyor.
Kullanıcılar ayrıca örneğin hastane önlüğü giymiş, örgülü saçlı 13 yaşındaki Olivia ya da ‘küçük kardeşiyle sürekli cinsel kazalar yaşayan sakar abla Reiko’ gibi karakterlerle ‘sohbet’ edebiliyor.
Milyonlarca dolar getiren bu proje, yeni teknolojinin kadın düşmanlığını geleceğimizin temellerine yeniden işlemesinin yalnızca bir örneği. Başka sitelerde erkekler, kadınları ve kız çocuklarını korkutmak için sahte müstehcen görseller üretiyor, paylaşıyor ve bunları birer silah haline getiriyor. Seks robotları baş döndürücü hızla geliştiriliyor. Isıtmalı, kendi kendini yağlayan ya da ‘emme’ özelliği olan modeller şimdiden satılıyor. Bazı üreticiler, kullanıcıların tecavüzü simüle edebilmesi için ‘soğuk’ (frigid) modu bile tasarladı.
Milyonlarca erkek şimdiden yapay zekâ ‘sevgililer’ kullanıyor: 7/24 erişilebilir, itaatkâr, göğüs ölçüsünden kişiliğine kadar istedikleri gibi biçimlendirebildikleri sanal kız arkadaşlar.
Bu arada büyük patlama yaşayan üretken yapay zekânın (generative AI), kadın düşmanlığını ve ırkçılığı tekrar ürettiği ve pekiştirdiği kanıtlandı. Yakında internetteki içeriğin önemli bir kısmının bu yeni araçla üretileceği düşünülürse tehlikenin boyutu daha da belirginleşiyor.
Erkekler parlak bir geleceğe taşınırken, kadınların aynı teknolojiyle karanlık çağlara sürüklenme riski var. Bu ilk kez olmuyor; çok yakın zamanda, sosyal medyanın ilk yıllarında da aynısı yaşandı. Başlangıçta ayrıcalıklı beyaz erkekler tarafından icat edilen, kökleri kadınların ataerkil nesneleştirilmesine dayanan yeni bir fikir olarak ortaya çıkmıştı.
(Mark Zuckerberg’in Facebook’tan önce kurduğu FaceMash sitesi, Harvard’daki kadın öğrencilerin çekiciliğini oylamaya açıyordu. Zuckerberg, bugün bunun Facebook’un doğuşuyla ilgisi olmadığını iddia ediyor.)
Kadınlar, özellikle de beyaz olmayan kadınlar, itirazlarını dile getirdi: FaceMash’e yönelik ilk tepkilerden bazıları Harvard’daki Fuerza Latina ve Harvard Siyahi Kadınlar Derneği’nden gelmişti. Ancak bu uyarılar görmezden gelindi, Facebook doğdu ve gerisi malum. Sosyal medya büyük bir hızla yayıldı. O dönemde Zuckerberg’in meşhur sözü ‘Hızlı hareket et ve bir şeyleri kır’ idi. Kırılan şeyler ise toplumsal bütünlük, demokrasi ve özellikle kız çocuklarının ruh sağlığı oldu.”
İnternette tacizin sosyal platformlarda endemik hale geldiği fark edildiğinde, bu platformlar çoktan kökleşmiş ve sahiplerine devasa kârlar sağlamaya başlamıştı. Siyasetçiler ise güçlü teknoloji lobisine karşı durmaya pek istekli görünmüyordu. Sonuçlar yıkıcı oldu: Genç kadınlar, cinsel içerikli siber zorbalık sonrası hayatlarına son verdi; çok sayıda kadın parlamenter, dayanılmaz seviyelere varan çevrimiçi saldırılar yüzünden görevinden çekildi; milyonlarca kadın tecavüz ve ölüm tehditleri, doxing, çevrimiçi takip, ırkçı ve kadın düşmanı saldırılara maruz kaldı.
Sosyal medyanın ilk günlerindeki uyarıları dikkate almadığımız için bu krizi önleyemedik. Şimdi benzer bir fırsatı yapay zekâ konusunda da heba etme riskiyle karşı karşıyayız. Acil önlemler alınmazsa, aynı hataları tekrar edeceğiz – bu kez çok daha büyük ölçekte. Veri bilimi platformu Anaconda’nın kurucu ortağı Peter Wang, Guardian’a şunları söyledi: ‘Birçoğumuzun yapay zekânın yayılımıyla ilgili kaygılanmasının nedenlerinden biri, son 40 yılda toplum olarak teknolojiyi düzenlemekten tamamen vazgeçmiş olmamız. Sosyal medya, aptal yapay zekâyla (dumb AI) ilk karşılaşmamızdı ve o karşılaşmada tamamen başarısız olduk.’
Kadınlar ve marjinalleştirilmiş topluluklar, sosyal medyada uğradıkları kötü muameleden ötürü çoktan kendilerini sansürlemeyi, gerçek isimlerini gizlemeyi ve seslerini kısmayı öğrendi. Bu baş etme mekanizmaları ve sınırlayıcı normlar, yeni teknolojik ortamlara da taşınıyor. Economist’in 2020’de yaptığı bir araştırmaya göre kadınların neredeyse onda dokuzu, siber taciz, hacklenme, çevrimiçi takip ve doxing nedeniyle internet faaliyetlerini bir şekilde kısıtladığını söyledi.
Bu durum, erkeklerle kadınların yapay zekâ kullanımındaki farkı da açıklıyor: 18–24 yaş arası erkeklerin %71’i yapay zekâyı haftalık olarak kullanırken, aynı yaştaki kadınların yalnızca %59’u kullanıyor. Erkekler yapay zekânın başlıca kullanıcıları olduğu sürece, teknoloji onların tercihlerini karşılayacak şekilde tasarlanacak.
Çözüm, yeni teknolojiyi reddetmek ya da yapay zekânın muazzam potansiyelini görmezden gelmek değil. Bunun yerine, diğer endüstrilerde olduğu gibi yapay zekâ ürünleri halka sunulmadan önce gerekli düzenleme ve güvenlik önlemlerinin uygulanmasını sağlamalıyız.
2003’te Harvard’da FaceMash sitesine karşı alarmı vermeye çalışan Fuerza Latina’nın o dönemki başkanı Leyla R. Bravo şöyle demişti: ‘İnsanların bundan haberdar olması gerektiğini düşündüm.’ Peki bu kez biri sesini duyacak mı? Politik liderlerin büyük teknolojiye karşı durması için hâlâ geç değil. Bu teknolojinin zararları, robotların dünyayı ele geçirdiği bir gelecek distopyasına değil, kadınların ve kız çocuklarının bugün yaşadığı yıkımlara dayanıyor. İnsanlar bunu fark ederse, belki farklı bir yol izlemek isteyebilirler.