Fotoğraflar: Evrim Kepenek/bianet
İstanbul Aydın Üniversitesi doçentlerinden Fatma Fulya Tepe ile henüz yüz yüze tanışamasak da epostalar üzerinden bilgi alışverişi yapıyoruz.
Terimleri, olguları konuşuyoruz, hatta çok önemli bir kadın fizik profesörü olan Prof. Dr. Nezihe Kurtiz’in hayatı üzerine de birlikte bir makale üzerinde çalışıyoruz.
Son konuşmamızda, devlet feminizmi ve araçsal devlet feminizmi üzerine bir bilgi dökümanı gönderdi.
Daha doğrusu, 2014-2016 yılları arasında “Türk Kadını Dergisinde (1966-1974) Temsil Edildiği Şekliyle Devlet Feminizmi” başlıklı Tübitak 1001 projesinin yürütücülüğünü yaparken, “araçsal devlet feminizmi” kavramını geliştiriyor.
Fulya hoca, “Devlet feminizmi terimi Türkiye’de literatürde oldukça fazla kullanılmış, kadın konusundaki araştırmacıların mutlaka yazılarında yer verdikleri bir terimdir” diyor, kendisinin yaptığının sadece Türkiye’deki araştırmacıların bol bol kullandıkları bu terime yeni bir bakış açısı ya da çerçeveden bakmak ve bu şekilde yeniden ifade etmek olduğunu söylüyor.
Devlet feminizmi
O anlatırken, bir yandan merak ediyorum, “Acaba, Türkiye’deki devlet feminizmi deneyimi konusunda literatürdeki görüşler neler?”
“Devlet feminizmi Türkiye’ deneyimindeki büyüklüğüne oranla pek çalışılmamış kavram” diyor, iki görüşe atıf yapıyor, şu bilgileri paylaşıyor:
“Türkiye’de devlet feminizmi denebilecek bir deneyimin yaşanıp yaşanmadığı; yani varlığı konusunda biri olumlu biri olumsuz iki görüş var. Bunlardan önce Türkiye’de devlet feminizminin varlığını kabul eden sonra da Türkiye’deki uygulamaların devlet feminizmi kavramı kapsamında ele alınamayacağını tartışan yazarlara bakalım.
“Devlet feminizmi kavramını Türkiye’deki yasal uygulamalar için ik kullanan yazarlardan biri Şirin Tekeli’dir (Tekeli, 1986). Nermin Abadan-Unat ise, başka bir yazarla yazdığı 1994 tarihli yazısı ile 1998 tarihli başka bir yazısında Türkiye’de devlet feminizminin varlığından bahseder (Abadan-Unat, 1994; Abadan-Unat, 1998).”
“Peki başka yok mu?” diye sormamı beklemeden sıralıyor:
“Aynı şekilde Ayşe Kadıoğlu Kemalist reformların devlet feminizmi teriminde simgeleştiğini yazdı (Kadıoğlu, 1998: s. 95). Nükhet Sirman da (1989) Kandiyoti’ye gönderme yaparak cumhuriyetin ilk yıllarındaki kadınlarla ilgili reformları genel olarak devlet feminizmi olarak isimlendirmektedir.
“Aynı şekilde Ayşe Durakbaşa da Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminde kadın hakları alanındaki reformların “devlet feminizmi” olarak değerlendirildiğini kaydeder (Durakbaşa, s. 462: 2011).
“Jenny White da (2003) Türkiye’deki devlet feminizminden bahseden araştırmacılar arasındadır ve bu terimden kastettiği ise cumhuriyetin ilk yıllarında siyasi, ekonomik, medeni hukuk, eğitim alanlarında sağlanan göreli kadın erkek yasal eşitliği ya da cumhuriyet ideolojisinde kadınlara verilen anahtar roldür. White devlet feminizminden bahsettiğinde özel alana dokunmadığından da bahseder. Bu ikili özelliğiyle White, Türkiye’deki devlet feminizmini bir model olarak görür (White, 2003: 158).
“Dicle Koğacıoğlu da Türkiye bağlamıyla ilgili literatürde, devlet feminizmi kavramının siyasi söylem, kadınlar üzerine olan cumhuriyetçi milliyetçi perspektif, devlet elitlerinin stratejisi ve yasal sistemin tarihsel gelişmesi anlamlarına gelecek şekilde kullanıldığını yazdıktan sonra (Koğacıoğlu, 2005: s. 148), devlet feminizmi terimine White gibi bütüncül bir bakış geliştirmektedir. 2005 tarihli Rethinking Women’s Relationships to the Law in Turkey başlıklı yazısında Koğacıoğlu yasal metinlerdeki cinsiyet eşitsizliklerini ve yasaların uygulanmamasını, devlet feminizmi ve devlet ataerkilliği kavramlarıyla analiz eder.
“Burada bu analizin bizi ilgilendiren kısmı olan devlet feminizmi kısmında Koğacıoğlu, devlet feminizmini sadece devletin kadın-dostu politikaları olarak tanımlamamakta; fakat genel olarak kadınlar hakkındaki yasal düzenlemelerin tümünü göz önüne alarak tanımlamaktadır. Yani bu kadın-dostu politikaları tek tek değil ama kadınla ilgili yasal düzenlemelerin bütünlüğü içinde değerlendirerek bir devlet feminizmi tanımı önermektedir. Koğacıoğlu, devlet feminizmini kendi kelimeleriyle şöyle tanımlamaktadır:
İçinde güçlü ve merkeziyetçi bir devletin gelişme ve modernleşme için bir sosyal dönüşüm projesine sahip olduğu kültürel ve toplumsal bir düzeni devlet feminizmi olarak tanımlıyorum. Bu dönüşümde kullanılan stratejilerden biri kadınları kamusal alana profesyonel hayatın bazı kısımlarında yer almaya davet etmektir. Bu çerçevede kadınlara belli haklar verilir ve kadınları bunları kendini gerçekleştirmenin bireysel patikalarına çevirebilirler. Yani feminizme. (Koğacıoğlu, 2005: s. 149).”
Arat, Kandiyoti, Tekeli
Elbette, Türkiye’deki uygulamaların devlet feminizmi kavramı kapsamında ele alınamayacağını tartışan yazarlar da var. Fulya hoca, şöyle anlatıyor:
“Türkiye’deki deneyimin devlet feminizmi olarak etiketlenemeyeceğini savunan araştırmacılardan biri Zehra Arat’tır.Koğacıoğlu’nun da belirttiği gibi “Arat, (…) haklı olarak doğrudan kadınların kendini gerçekleştirmesini hedeflemeyen çabaları feminist olarak etiketlemenin problematik olduğunu iddia ediyor” (Koğacıoğlu, 2005).
Arat, Kandiyoti ve Tekeli gibi araştırmacıların bazı yayınlarında Kemalist reformları tanımlarken “devlet feminizmi” terimini kullanmalarını talihsiz bulduğunu söyler:
“Herhangi bir hareket ya da uygulamanın feminist olarak adlandırılabilmesi için, cinsiyet eşitsizliklerini ve erkek egemenliğini kabul etmesi ve bunu politik bir mesele olarak ele alıp, ezilmeyi ortadan kaldırmak için bilinçli önlemler benimsemesi gerekir. Öte yandan her iki araştırmacı da Kemalist reformların böyle bir çaba ya da niyet göstermediğine katılmaktadır. Bence “devlet feminizmi” terimi, kapitalizmde kadının ezildiğini kabul eden ve bunu politik bir mesele olarak ele alan, ama ataerkilliğin köklerini belirlemekte yetersiz kaldığı için kadınları özgürleştiremeyen “sosyalist rejimler” için daha uygun bir tanımdır” (Arat, 1998: s. 69).
Bu çizgideki başka bir araştırmacı da Ömer Çaha’dır. Çaha’ya göre, Türkiye’de devlet feminizmi olarak kabul edilebilen uygulamalardan kadınlardan çok erkekler istifade etmişlerdir:
“Kadın hakları yönünde yapılan düzenlemeler kadınlardan çok, devlete ve onun amaçlarına hizmet etmiştir. Başka bir deyişle, kadın konusunda yapılan reformlar, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisini yeni bir kimlikle Batı’ya kabul ettirmesi yolunda bir araç olarak kullanılmıştır. Konuya bu açıdan yaklaşıldığı zaman, Türkiye’de modernleşme sürecinin doğal bir sonucu olarak kadınlara verilen hakları devlet feminizmi gibi bir kavramlaştırmaya dönüştürmek, nereden bakılırsa bakılsın resmi söylemin kadın üzerinden bir iktidar alanı yaratmasından başka bir şeye hizmet etmez (Çaha, 2010: s. 143).
“Yani bu görüşe göre Türkiye’de devlet feminizmi olarak nitelenebilecek uygulamalar, kadınların özgürleşmesini hedeflemekten çok devletin dönemsel amaçlarına hizmet etti.”
“Buradan yola çıkarak Türkiye’deki devlet feminizmi deneyiminin araçsal devlet feminizmi olduğunu söylüyorsunuz yani…” diyorum, Fulya hoca devam ediyor:
“Evet. Aynen. Her ne kadar amaçlar bakımından bakıldığında Türkiye’deki deneyimi devlet feminizmi olarak nitelemek zorsa da söz konusu Kemalist reformlara etkileri açısından baktığımızda kadınlar için göreli (önceki duruma göre daha iyi) olumlu bir tablo ortaya çıktığı inkar edilemez.
“Yani Türkiye’de devlet feminizmi olarak nitelenebilecek uygulamalar, kadınların özgürleşmesini hedeflemekten çok devletin dönemsel amaçlarına hizmet etmiştir. Her ne kadar amaçlar bakımından bakıldığında Türkiye’deki deneyimi devlet feminizmi olarak nitelemek zorsa da söz konusu Kemalist reformlara etkileri açısından baktığımızda kadınlar için göreli (önceki duruma göre daha iyi) olumlu bir tablo ortaya çıktığı inkar edilemez.
“İşte, bu görüşün bir uzantısı olarak, amaç ve etki açısından ele alarak Türkiye’deki deneyimi “araçsal devlet feminizmi” olarak tanımlamak mümkün gözüküyor.
“Türkiye’deki araçsal devlet feminizminde, devlet kadınları özgürleştirmeyi hedeflememiş; ama gerçekleştiği dönemdeki ülke çıkarlarına hizmet etmek için kadınların haklarında iyileşmeler yapmıştır. Bu durumda devletin amacı feminist olmasa da reformların etkisi feminist olmuştur. Bu da cumhuriyetin başındaki reformları araçsal devlet feminizmi olarak görmeye izin veriyor gibi görünüyor.”
“Peki Şirin Tekeli, bütün bu tartışmaya nasıl bakıyor?” diye soruyorum. Fulya hocanın cevabı gecikmiyor:
“Tekeli de 1926’da yeni Medeni Kanun’un kabul edilmesi ile birlikte kadınlara erkeklerle eşit bir hukuki statü tanınması (evli kadının eşitlikten uzak statüsü saklı tutularak) ve 1934’te tanınan seçme ve seçilme haklarıyla yurttaş olarak statülerinin erkeklerinkiyle eşitlenmesiyle, yeni rejimin kadın hareketini denetime almak istediğini ve bu şekilde kadın haklarını kendi amaçları için araçsallaştırıldığını söylüyor.”
Yani, Arat ve Çaha’nın görüşünden yola çıkarak önerdiğim ve erken cumhuriyetin reformlarını araçsal devlet feminizmi olarak tanımlayan görüşe karşılık, yukarıda Tekeli’nin öne sürdüğü görüş ise kadın hareketinin rejim tarafından araçsallaştırıldığını öne sürüyor.
(EMK)
Kaynaklar
Abadan-Unat, N., Tokgöz, O. 1994. “Turkish Women as Agents of Social Change in a Pluralist Democracy”, Women and Politics Worldwide, ed. Nelson B. & Chowdhury N.. New Haven: Yale University Press.
Abadan Unat, N. 1998. “Söylemden protestoya: Türkiye’de kadın hareketlerinin dönüşümü”. Ed. Berktay Hacımirzaoğlu, A. 75.Yılda Kadınlar ve Erkekler, İstanbul: Tarih Vakfı.
Arat, Z. F. 1998. “Kemalizm ve Türk Kadını”, 75 Yılda Kadınlar ve Erkekler. 75.Yılda Kadınlar ve Erkekler, Editör. Berktay Hacımirzaoğlu, A,İstanbul: Tarih Vakfı.
Çaha, Ö. 2010. Sivil Kadın Türkiye’de Kadın ve Sivil Toplum (Genişletilmiş 2. Baskı), Ankara: Savaş Yayınevi.
Durakbaşa, A. 2011. “Türk Modernleşmesinin Kamusal Alanı ve “Kadın Yurttaş”. ”Birkaç Arpa Boyu… 21. Yüzyıla Girerken Türkiye’de Feminist Çalışmalar, Editör. Sancar, S. İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları
Kadıoğlu, A. 1998. “Cinselliğin İnkarı: Büyük Toplumsal Projelerin Nesnesi Olarak Türk Kadınları”, 75 Yılda Kadınlar ve Erkekler, Editör. Berktay Hacımirzaoğlu, İstanbul: Tarih Vakfı.
Koğacıoğlu D. 2005. Rethinking women’s relationships to the law in Turkey, Citizenship and the Nation-State in Greece and Turkey, Social and Historical Studies on Greece and Turkey series, Editörler Birtek F. & Dragonas, T. Oxon: Routledge.
Sirman N. 1988–89, “Turkish Feminism: A Short History”, Women Living Under Muslim Laws, Dossier 5–6.
Tekeli, S. 1997. Türkiye Aydınlanması kadınlara nasıl baktı?, Türkiye’de Aydınlanma Hareketi, Dünü, Bugünü, Sorunları. (25-26 Nisan 1997 Strasbourg Sempozyumu). Adam.
Tekeli, S. 1986. Emergence of the feminist movement in Turkey, The New Women’s Movement, Feminism and Political Power in Europe and the USA, editör. Dahledrup, D, Beverly Hills: Sage Publications.
White, J. 2003. State Feminism, Modernization and the Turkish Republican Woman, NWSA, 15 (3).