Oyuncu ve drag queen performansçısı Seyhan Arman‘la, Adana’dan İstanbul’a göçüne, Matmazel Coco‘yu yaratmasına, Onur Ayı‘na, oyunculuğa geniş bir alanda söyleştik.
Seyhan Arman, tüm bu cümbüşlü gullümlü konular arasında homofobiye karşı da mesaj verdi:
“Benim hayatıma direkt olarak yansımıyordur ama genel olarak transların hayatına yansıyordur. Bir çoğumuz seks işçiliği yapıyoruz. Sokakta çalışan bir trans seks işçisine ülkenin en önemli yetkileri nefret söylemi sarf ettiğinde sokaktaki kişiler de ‘o böyle diyorsa öldüreyim saldırayım o zaman’ diyor. Ya da bunu bahane ediyor. Kürtlere, Ermenilere, kadınlara yapılanlar gibi…
Geçmiş söyleşilerinizden birinde, “Ben 35 yıldır bir transseksüel kadınım. Ana rahmine düştüğüm andan itibaren. Bilimde böyle bir açıklaması olmayabilir, din adamları buna karşı gelebilir, bütün dünya ‘Hayır Seyhan, yanılıyorsun’ diyebilir. Gerçekten umurumda değil” diyorsunuz… Size bunu söyleten his ne?
Şu anda 41 yaşındayım. 42 yıldır transseksüelim. Anne karnına düştüğümden beri. Yani trans doğdum.
Bilimin söylediği şeyleri ciddiye almıyor değilim alıyorum. Bilim daha düne kadar “eşcinsellik hastalıktır” diyordu bugün demiyor.
İnsanların genel kabul ettiği şeyleri kabul etmek zorunda olmadığımı düşünüyorum özellikle öznesi olduğumuz konularda. Bir zamanlar da “kadınlar cadıdır” diyorlardı ama biz cadı olmadığımızı biliyorduk.
“İtildiğim değil istediğim yoldan yürüdüm”
Az önce canlı yayında dinledim sizi.. Birçok insan “Seyhan Arman seviliyorsun” yazdı. Bu enerjiyi nasıl sağladınız?
Biraz özgüvenden kaynaklı. Kendi hayatımı yoluna koymakla ilgili bir yol belirledim.
“Var olan huyum davranışlarım beni hep kurtardı.Beni görece şanslı yaptı. İtildiğim yoldan istediğim yola yöneltti bu tarzım. Huyum yani. Rol yapmadım. Neysem onu anlatıyorum, yaşıyorum.
Bazıları özgüvenimden nefret ederler. Sevenler de bu gerçekliğimden seviyorlar.
Adanalı olmak….
Yıllarca Adana’yı da hiç sevmedim aslında çünkü o zamanlar çok sorun yaşadım cinsiyet kimliğimle ilgili. Adana’yı çok sevmedim terk ederken güle oynaya geldim.
İstanbul’u çok seviyorum. Burada yaşadığım için kendimi çok şanslı sayıyorum. Ama 20 yıl Adana’da yaşadım. Oranın kültürünü aldım.
Zamanla benimle aynı havayı solumuş insanlarla farkı bağlantılar kurdum.
20 yaşındaydım İstanbul’a geldiğimde. Çok sık gittim Adana’ya. Ailem hâlâ orada yaşıyor. Adanalıyım sonuçta.
Bazılarına göre Adanalı olmak alt sınıf sayıldığı için varoş sayıldığı için, bir nevi kabulleniş gibi sürekli söylüyorum bunu: Adanalıyım!
Trans kadınlığımı kabul etmek gibi. Bu kimliğim beni rahatsız etmiyor, bana negatif çağrıştırmıyor aynı Adana gibi.
Adana’nın negatif yönleri var. Ama bu benim gerçeğim. Adanalı gibi konuşuyorum. Oradan aldığım özelliklerim devam ediyor. Alevi olmaktan da gocunmuyorum. Kürt olmaktan da gocunmuyorum.
“Palyaço burnu bile bulamıyordum Adana’da”
Peki Adana’dan İstanbul’a nasıl geldiniz?
LGBTİ+ olmakla ilgili durumu Ankara’dan biliyorum. Oradaki trans ablalarımla bağlantım vardı. “Domezlik” dediğimiz usta çırak ilişkisi olan bir sistem vardı. Bana biçilen bir yol vardı. Ben o yolu tercih emek istemedim.
Çünkü zaten hep çalışıyordum. Adana’da çocuk tiyatrosunda oynuyordum. Tıpa tıp şov yapıyordum. Yani birçok işim vardı. Ama artık feminenliğim çok öne çıktı. Rahatsız olmaya başlamıştım Adana’da.
Çanakkale’ye tiyatro turnesine gitmiştim, oradan İstanbul’a arkadaşıma geldim.
Burada 15 gün kaldım, bir sürü özel tiyatro görmek, buradaki imkanları görmek heyecanlandırdı beni. Başka bir hayat.
Burası benim için yapılmış dedim. Palyaço ayakkabısı, palyaço burnu bile bulamıyordum Adana’da.
Mesela burada bu kolaylık vardı. Burada kendim olabileceğimi anladım. Olmak istediğim kişiyi burada olabilirim dedim.
Adana’ya döndüm. Aileme söyledim. İstanbul’a geldiğimde bir bavulum bir de 2 milyon liram vardı cebimde. Adana’da kalsaydım olmak istediğim kişi olamayabilirdim.
Şöyle bir anım var. Adana’da bir eve gittim varlıklı bir aileydi. Beni çok sevdiler. Çocuklarının doğum gününde palyaçoydum. Aile de çocuk da çok tatlıydı…
Birkaç gün sonra yolda gördüm baba ve çocuğu. Tanışıyoruz diye düşündüm, yanlarına yaklaştım çocuğu sevecektim babası bana “Bir pislikmişim gibi” baktı. 17 yaşındaydım.
Ben aynı kişiyim bunlar iki gün önce bana ne kadar farkı davrandılar. Şimdi adam bana pislikmişim gibi davranmıştı.
Ben o zaman anladım ki bu şehirde çok sorun yaşayacağım oysa bunun Adana’yla ilgisi yoktu. Ben öyle zannediyordum o zamanlar.
“Selma Hanım’ı da, Ali’yi de oynadım”
Oyunculukla nasıl tanıştınız?
Adana’da engeliler tiyatrosu vardı. Yönetmeni, “bir sunucu rolü var oynar mısın?” dedi. Ben hepsini ezberledim. Oyunda sadece bahsedilen bir “Selma hanım” karakteri vardı, ‘içeri girsin sahneye girsin’ dedim. Onu da sahneye eklediler. Böyle azimli davrandım.
O oyunda Ali karakteri vardı, başrol. Onu da oynadım sonra. Üç karakteri oynadım yıllarca. Sonra Adana Sanat Tiyatrosu’nda çocuk tiyatrosu yapmaya başladım. Öyle de devam etti.
“Dünya değişiyor, Türkiye de değişecektir”
Tüm diziler filmler ikili cinsiyet üzerine kurulu. LGBTİ+ karakterlere pek yer verilmiyor. Buna dair ne söylemek istersiniz?
Setlerde kendimizi çok tanıtıyoruz. Bu nedenle teklifler geliyor. Karakterin cinsiyetiyle ilgilenmiyorum. Karakterin rolü doluysa cinsiyetin önemi yok. Kenarda durup “ayy ayolll” diyeceğim bir rol olacaksa hep oynamak istemiyorum.
Ülkemiz bu konuda bir ileri bir geri konumda. Ama ülkemiz bu konuda ilerleyecek ben buna inanıyorum.
Hatta bir dizi geldi. Benim deneme çekimlerim yapıldı. Çok beğenildi. Ama kanal demiş ki “asla olmaz”. Benim yerime aşırı “feminen bir gay” karakter koydular. Çünkü bu inkâr edilebilir ama ben ayan beyan ortadayım inkâr edemeyeceklerdi.
Dünya değişiyor Türkiye de değişecektir. Pose ile ilgili yapımcılar Türkiye’de de translar seslendirecek dedi. Böyle böyle değişecek. Ben inanıyorum değişime. İlerlemenin önünde kimse duramaz. Değişecek yani.
Matmazel Coco’nun doğuşu: Bir kabare çıkmıştı…
Matmazel Coco nasıl ortaya çıktı?
O dönem tıpa tıp show yapıyordum ama modası kalmadı diyordum? Amsterdam’da bir drag queen görmüştüm. O da büyük popo yaptırmıştı. O beni çok etkiledi. Onun gibi mi yapsam diyordum?
Sonra biri kabare açılmıştı. Onlar da yeni bir karakter nasıl eklenir diye düşünüyorlardı. Anlattım nasıl bir şey yapmak istediğimi. O gün sivil olarak sahneye çıktım. Çok beğendiler ve Matmazel Coco başladı. Üzerine yeni bir şeyler koyarak ilerliyor.
“Kürtlere, Ermenilere, kadınlara yapılanlar gibi…”
LGBTİ+’lara nefret söylemlerinin sizin hayatınıza bir yansıması oluyor mu?
Hayatıma direkt olarak yansımıyordur ama genel olarak transların hayatına yansıyordur. Birçoğumuz seks işçiliği yapıyoruz.
Sokakta çalışan bir trans seks işçisine ülkenin en önemli yetkileri nefret söylemi sarf ettiğinde sokaktaki kişiler de ‘o böyle diyorsa öldüreyim saldırayım o zaman’ diyor. Ya da bunu bahane ediyor. Kürtlere Ermenilere kadınlara yapılanlar gibi.
Sokakta her zaman ilk etapta trans kadınlara yansıyor homofobik söylemler. Görece korunaklı bir hayatım var gibi olsa da genel olarak bize yansıyor.
“Kendimi öteki saymıyorum, ‘iyi ki’ diyorum”
Kürt, Alevi, trans olmak size nasıl zorluklar yaşatıyor? Öteki olmak..
Kendimi öteki saymıyorum. Hep iyi ki diyorum. Hep ortadayım. Bir yanım Kürt bir yanım Türk. O kadar küçük yaşta tanıştım ki bu öteki olma hali ile bu beni daha güçlü yaptı.
Kim sorun yaşamıyor ki bu hayatta? Benim savunma mekanizmam güçlü olduğu için daha az sorun yaşıyorum bence. Şişman olduğun için, sarışın olduğun için, köylü olduğun için o kadar çok ayrıştırılıyoruz ki…
Travmalarımızı yarıştıramayız. Hepimizin sorunlar yaşadığını düşünüyorum. Benim başıma neler geldi ah zavallıyım demiyorum hiç. Hep ben bunları yaşadım dedim kabul ettim. Yoluma baktım. Beni daha güçlü yaptı ve kendi yoluma baktım.
“Varoluşum yeterince onurlu…”
Onur Ayı mesajınız nedir?
Özel günlerin bir anlamı yok benim için. Varoluşum yeterince onurlu. Varoluşuma sahip çıkmak için benim için onurlu. Benim için 12 ay onur ayı.