Gazeteci Meltem Karakaş Kaya. Bu ismi hatırladınız mı? Muhtemelen hatırlamadınız.
Peki, Eskişehir’de Çınar Kadın Derneği’nin erkek başkanı ile söyleşi yapmak istemediği için bir gazeteci cinsiyetçi tavırlarla karşılaştı desem…
Evet sanırım şimdi biraz hatırlamış gibi oldunuz…
Gazeteci Meltem’le Eskişehir’de Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ Komisyonu olarak düzenlediğimiz buluşmada bir kez daha karşılaştım. Meltem, Eskişehir ES TV ve Gazete Sonhaber’de çalışıyor.
“Kadın başkana psikolojik baskı yapıyordu”
Hemen bu meseleyi sordum, ondan dinlemek istedim.
Meltem, şunları anlattı:
“Çınar Kadın Derneği’ne dair basın daveti geldi. Bir kadın derneği olunca hassasiyet gösterdim ve oraya gittim.
“Biz gittiğimizde oraya, derneğin erkek genel başkanı elimde mikrofonu görünce yanıma geldi, ‘Benimle söyleşi yapar mısınız?’ dedi. “Şaşırdım. ‘Kadın derneğinin başkanı nasıl erkek olur?’ Derneğin Eskişehir Şubesi’nin başkanı Sema hanımla söyleşi yapmak istediğimi söyledim. Kendisi buna biraz bozuldu.
“Ben Sema hanıma derneğin misyonunu sordum, ‘kadınlarımızı yedireceğiz içireceğiz gibi’ ifadeler kullandı. Ben de erkek şiddetini sorayım dedim. Bunu sorarken yandan o erkek başkan ‘O konulara grime girme’ diye baskı yapıyordu, psikolojik olarak bunu görüyordum.”
Meltem, olan biteni görünce, kadın dernek başkanına destek olmak için soruyu daha da açarak sormuş fakat nafile. Yine yanıt alamadığı gibi, erkek başkanın “Burada bu feminist hareketleriniz ne yapmaya çalışıyorsunuz?” gibi tepkisiyle karşılaşmış.
Meltem, bu cinsiyetçi tavırlar karşısında, çok şaşırdığını fakat sekiz yıldır yerelde kadın gazeteci olarak çalışırken benzer durumlara tanık olduğunu anlatıyor.
O kadar çok örnek anlattı ki buraya yazsam, sayfa yetmez.
Mesela bir kere bir maden ocağında habere gittiğinde, maden ocağının erkek müdürü, Meltem’in kendisini taciz ettiğini söylemiş. Evet evet habere giden bir kadın gazeteci işini gücünü bırakmış, bu erkek müdürü taciz etmiş!
Daha doğrusu maden ocağının basın çalışanı Meltem’in o müdürü taciz ettiğini iddia etmiş. Bunu anlatırken, “Oysa elimde kamera vardı çekim yapıyordum, taciz etmediğime dair görüntüler var” diyor.
Bu konuda da kamuoyundan çok destek görmüş ve karşı taraf kendisinden özür dilemek zorunda kalmış.
Sadece bir gazeteci ona, “Neden bunlar hep senin başına geliyor?” diye sormuş.
Biraz buna üzüldüğünü söylüyor ve şunu ekliyor:
“Ben oraya izlemeye gitmiyorum, işimi yapmaya çalışıyorum, bir duruş sergilemeye çalışıyorum. Mesela kadın derneğine gidince belki bu soruları sormayacaktı oraya giden arkadaş. Erkek şiddetini, İstanbul Sözleşmesi’ni sormayacaktı. Ben bunları sorduğum için benim başıma geliyor, sadece izlemiyorum, soru soruyorum.”
“Peki, bunca sorun yaşarken hiç istifa etmeyi düşünmedin mi mesleğinden vazgeçmeyi düşünmedim mi?” diye soruyorum. Aslında, bir çok gazetecinin meslekten vazgeçmeme nedeni olan durumu anlatıyor Meltem de. Haber kaynakları. Haberini yaptığı asıl özneler.
Evet, Meltem, bıktığı yeter artık dediği bir gün istifa mektubu cebinde çalıştığı gazeteye giderken, her gün haberlerini yaptığı oturma eylemi yapan işçilerden birini görüyor.
Meltem onlara, “İstifamı verip geleceğim dönüşte sizin yanınızda otururm ben de” diyor.
Bunun üzerine işçi, “Hayır bizim haberimizi sadece sen yapıyordun. Sen de bırakırsan kimse haberimizi yapmaz” diye karşılık verince, kararından vazgeçiyor.
İşte o gün Meltem bir kez daha bu meslekten kopamayacağını anlıyor. “Babam da bizi böyle yetiştirdi, doğru bildiğini söyle vazgeçme. Bu ilke büyüdüm” diyor.
Sekiz yıldır Eskişehir’de çalışıyor Gazeteci Meltem.
Sözü sesi görünür olmayanlara, kadınlara, çocuklara, ekolojiye dair haberler yapıyor. Çalıştığı medya kurumunda üç farklı mecra var. Hepsine haberler üretiyor. Bir de televizyon programı var. Adı “Söz Hakkı”.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Edebiyat bölümünden mezun. Erkek meslektaşlarına oranla daha çok çalışıyor.
Yerelde gazeteci olmak zor. Meltem için bu daha zor. Çünkü bir duruş sergilemeye çalışıyor. Kadınların, çocukların sesini duyuruyor. İlkelerinden taviz vermedikçe işi zorlaşsa da kendisine destek olanlar onu anlayanların sayısı artıyor. Mesela Çınar Derneği ile yaşadığı sorun sonrasında da gittiği kuaför dahil kentin büyük bir kısmı ona destek çıkmış.
Bir kadın değiştikçe, kendi duruşunu koruyup sözünü söyledikçe bir kent onunla birlikte değişiyor. Kentin kadınları daha da güçleniyor.
Meltem, “Mesleğimi yapmak benim için bir direnme yolu. İnsanlar, sivil toplum derneklerine üye oluyor, sendikalara üye oluyor ben de eşitsizliklere karşı gazeteciliğimle mücadele ediyorum” diyor.
Bizim Meltem’le görüştüğümüz toplantıda dahi bir yandan haber yazıyordu, haberi yayına hazırlıyordu. Yanında bir de kadın stajyer arkadaşı vardı. Onunla da özel olarak ilgilenip bildiklerini anlatıyordu.
Meltem’e saygım daha da arttı. Mesleğine olan sadakati, sayıgısı, bir kente yaptıkları, gazeteci olarak ilkeli duruşu…
“Yerelde gazeteci olmak zor, kadın gazeteci olmak çok daha zor ” demiyor Meltem, “Daha iyi gazetecilik nasıl yaparız?”, “Dayanışma ağlarımızı nasıl güçlendiririz? bir gün bunları da konuşalım” diyor.
Eşitlik mücadelesinin arttığı yeni bir hafta dilerim…