İşsizlik ve beraberinde gelen yoksullukla mücadele etmek zorunda kalan LGBTİ+’lar, nefret söylemlerinin de yaygınlaştığı böylesi dönemlerde dayanışma alanlarını genişletiyor.
Hande Kader Dayanışması da bu dayanışma halkalarından sadece biri.
Dayanışmanın kuruluşu da yine bir yoksulluk – dayanışma hikayesi
Nur Türkmen, düzenli geliri olan bir işe girince, trans bir öğrenciye burs vermek istediğini söylüyor. Nur’un attığı o minik tweet etrafında Nur gibi trans öğrencilere burs vermek isteyenlerle doluyor. Böylece Hande Kader Burs Fonu ortaya çıkıyor.
Sosyal medyada “Trans bir arkadaşımızın eve ihtiyacı var”, “Trans bir arkadaşımıza iş arıyoruz” gibi paylaşımlar yapmaya başlıyorlar ve bugün onlarca transın başvurduğu bir dayanışma sayfasına dönüşmüş durumdalar.
İstanbul’da yakılarak öldürülen trans kadın Hande Kader’in de adını hatırlatan dayanışmanın kuruluş sürecini, amaçlarını, Zülal Alaz ve Nur Türkmen anlatıyor.
“Öfkenin dönüştürücü gücüne inanıyorum”
Hande Kader Dayanışma’sı neden kuruldu?
Zülal: Nur’un düzenli işe girdiği dönemde bir trans öğrenciye burs vermek istediğini fakat etrafında trans olmadığını sosyal medya hesabında yaymasıyla başlıyor.
Tweet’ine gelen tepkilerle tweet yayılıyor ve Nur gibi burs vermek isteyenler ve burs almak isteyenler yazıyor. Derken burs fonu olarak kuruluyor. Kuruluş hikayesi bu şekilde.
Nedeni ise, o dönemde Twitter’da yürütülen sistematik transfobi ve ayrımcılık. Bu transfobiye sessiz kalmayan, kendisini, mücadelesini anlatan birçok trans sayesinde çok fazla insan yaşanan eşitsizliğin, ayrımcılığın farkına vardı.
Transların yaşadığı ayrımcılığı bilmeyen, öncesinde hiçbir transla temas, iletişim kurmamış insanlar o dönem birçok gerçekle yüzleşti. Nur da bunlardan biriydi aslında ve sahip olduğu ayrıcalığı eşitlenmek için kullanmak istedi.
Ben de tam bu eşitlenme noktasından dahil oldum Hande Kader Dayanışması’na. Nur başka bir röportajında burs için “gasp edilen hakkın minik bir iadesi” olarak bahsediyor.
Tam da dediği gibi, translardan alınan, gasp edilen hakların geri verilmesi, onlarla eşitlenmek için verilen mücadelenin küçük bir kısmı Hande Kader Dayanışması.
Nur: Bu soruya daha önce Velvele’ye yaptığım röportajda cevap vermiştim. İşe başladığımda bir öğrenciye şahsi olarak burs vermek istemiştim. Sosyal medyada aldığı olumlu ve olumsuz geri dönüşler sonunda da daha fazla yardım etmek isteyen insanla yollarımız kesişti. Ve tabi ki başvurmak isteyen adaylarla…
Nedeni aslında nasılından daha basit TERF’lerin dışlayıcılıkta çığır açarcasına kurduğu söylemlere öfkeliydim.
Öfkenin dönüştürücü gücünü kullanmaya her zaman inanırım. Gerçek dayanışma birçok unsurdan oluşur; bazı insanların yararsız bulduğu twitter flood’ları, nefret söylemine karşı söylenmiş tek kelime söz, birine atılan seni seviyorum ve yanındayım mesajı, birinin maddi ihtiyaçlarını karşılamak, ailesi yanında olmadığında birilerinin onun yanında olduğunu hissettirmek, arada sırada telefonda konuşmak, öznesi olmadığınızda da doğru olanı savunmak…
Özellikle öznesi olmadığınızda acıma duygusunu işin içine katmadan ve karşılıksız insanlar için uğraşmak inanılmaz keyifli bir duygu. Yapması söylemesinden daha zor ama en azından denemeye çalıştığımız bu. Biz bu işi sadece transların durumuna üzüldüğümüz için yapmıyoruz.
Toplumdaki insanların oluşturduğu dezavantajlı durumlarını görüyoruz, tanıyoruz, biliyoruz. Onların başka koşullarda yaşasalar zaten elde edebileceği hakların iadesine çalışmak bizim yaptığımız.
Hala bu işi yaptığımı söylediğimde bazı insanların bana bakışı değişiyor. Ama olumlu anlamda değil. Çok garip. Kendilerini etkileyen bir durum olmasa da translara yardım edilmesini saçma buluyorlar. Artık insanların tepkilerini görmek için bilerek anlatıyorumJ Artık sürekli onlara bu işi nasıl yürüttüğümüzü anlatarak uğraşmak bile istemiyorum.
Onlara sürekli açıklama yapmaktansa, insanların benim hakkımda varsaydıkları ne varsa başımın üstünde taşımaya karar verdiğimde devam etmek daha kolay oldu. Aslında insanların hor gördüğü ve suratını değiştirdiğini görmekten keyif bile almaya başladım. Onları rahatsız etmek de aktivizme dâhil gibi geliyor artık bana.
“Ameliyatlar, isim davaları her şeye para bulmaya çalışıyoruz”
Size en çok hangi alanlarda destek almak için başvuru geliyor?
Zülal: Hande Kader Dayanışması’nda iki farklı dayanışma imkânı var. Biri belirli kriterleri karşılayan trans öğrenciler için burs, öteki de acil ihtiyaçlara yönelik destekler.
Bu destekler; kira, fatura, erzak, kalacak ev, iş, ev eşyası, kıyafet, bilgisayar, cep telefonu, cinsiyet uyum süreciyle ilgili kampanyalar gibi ihtiyaçlara yönelik oluyor genellikle.
Aynı zamanda psikolojik, hukuki destek talepleriyle veya cinsiyet uyum süreciyle ilgili sorularla gelenler oluyor. Bu gibi durumlarda uzmanların bulunduğu LGBTİ+ derneklerine yönlendirme yapıyoruz.
Bazen de transfobik olmayan kuaför, lazer epilasyon yapan merkezler, jinekolog arayanlar da başvuruyor.
Bu ihtiyaçları da bulmaya çalışıyoruz. Çok nadiren de olsa destek talep etmeyip, transların fobiye maruz kalmadan çalışabileceği yerler için iş ilanı yönlendirenler de oldu. Bunları da duyurmaya çalışıyoruz.
Nur: Maddi ihtiyaçlar diyebiliriz. Nadiren süreçte neyi, nasıl yapacaklarını soranlarda oluyor. Ya da sadece sohbet etmek isteyenler de var. Yalnız hissetmek istemeyenler. Süreç konusunda Zülal’in de belirttiği gibi yönlendirme yapıyoruz. Akran yönlendirmesi de yapıyoruz. Ameliyatları, isim davaları ya da gittikleri doktorlar hakkında deneyimlerini birbirilerine anlatmaları için bilgileri dâhilinde onları konuşturuyoruz.
“Herkese eşit yaklaşmaya çalışıyoruz”
Nasıl bir sistemle duruyorsunuz?
Zülal: Nur ve ben yürütüyoruz şu an dayanışmayı. Nur daha çok burs kısmıyla ilgileniyor. Ben de diğer, acil olan dayanışma talepleriyle ilgileniyorum. Dayanışma talep eden translar bizlere özelden yazıyorlar, Twitter’dan ulaşıyorlar veya tanıdıklarımızın yönlendirmesiyle iletişim kuruyorlar.
Ve ardından gelen dayanışma taleplerini Twitter hesabımızdan duyuruyoruz. Dayanışmaya katkıda bulunmak isteyenler de aynı şekilde iletişime geçiyor bizimle.
Nur ve ben bu süreçte birlikte karar veriyoruz, her şeyden haberdar ediyoruz birbirimizi. İhtiyaç karşılandığında da Twitter üzerinden bunu duyuruyoruz. Bu arada şunu belirtmek isterim, dayanışma talep edenlerin duyurularını anonim bir şekilde paylaşıyoruz. Aynı şekilde destek verenlerin bilgisi de sadece Nur ve bende kalıyor. Güvenlik açısından bu duruma oldukça dikkat etmeye çalışıyoruz.
Nur: Sistem herkese eşit davranmaya çalışan 2 kişilik minik bir sistem. Hande Kader bursu olarak öğrencilerin her ay düzenli para aldığı ve Hande Kader Dayanışması adı altında her transın yıllık belli bir limitinin olduğu 2 bölmesi olan bir sistem. Süreçte çok farklı farklı insanlar tanıdıkça bir tık daha katı kurallar koyduk.
Yıllık alınabilecek belli bir miktar var ve kimse bundan fazlasını alamıyor. Herkesin hesabı tutuluyor. Mesela geçenlerde biri bizden kira yardımı talep etti.
Geçen sene ona ilk yardımı 3 Mart’ta yapmışız ve toplam 3.000 TL limitinin hepsini kısım kısım bizden almış. Kendisine para topladık ama 3 Mart’a kadar bekleyip ona parayı o gün gönderdik. Kurallar net ve esnetilemez. İnsanlardan bunu anlamalarını beklemek zorundayız çünkü tek bir ihtiyaç ya da kişi yok.
Ha sistem içinde hatalarımız olmadı mı? Tabi ki oldu! Mesela borç verme gibi bir hata yaptık. Sırf ihtiyacı önceden görülsün diye Zülal ve ben kendi cebimizden bir kişiye önceden para yatırıp sonra duyuruya çıkıp parayı topladık ve kendimiz aldık. Burada bir problem yok gibi görünüyor ama önden veremediğimizde ne olacak? Birine verip diğerine vermemeye duygular mı karar veriyor yoksa gerçekten ihtiyaç mı? Bu sorular aklımızda hiç olmasın diye sistemin dışına çıkmamak bence daha pratik bir çözüm.
Bir diğer borç verme olayımız daha var. Biri bizden borç istedi ve biz de çok başvuru aldığımız sıkışık bir dönemdeydik. Daha önce bir dönem kadar da bizden burs almıştı bu kişi.
Dersleri kötü olduğu için bursunu kesip yerine başkasını almıştım. Zülal’le konuştuğumuzda uzun zamandır yardım etmediğimiz biri olduğu için tekrar yardım edebileceğimizi düşündük. Çok fazla kira isteyen olduğu için onunkini ‘borç’ olarak verdiğimizi söyledik. Hatta ödeme tarihini kendisi belirledi. Ondan gelecek para ameliyat tarihi belli olan bir başka transa gidecekti. Ödemedi.
Süresini uzatmamızı istedi. Uzattık yine ödemedi. Biz zaten ondan gelecek paraya bel bağlamamıştık ve ameliyat parası çoktan toplanıp gönderilmişti bile.
Olay parayı geri ödemesi değil, kurduğumuz güven bağının devam ettirilmesiydi. Ve ben çok ısrar ettim geri ödemesi için çünkü bu benim için önemliydi. Borç istiyordu ve 50-100 lira bile olsa geri vermeliydi. Bu benim çok kırıldığım bir konu. Neden Hande Kader’i sadece 2 kişi yönetiyor bu sorunun da cevabı aslnda.
Bize para gönderen insanların profilleri çok değişik. Çok zengin, lgbtiqa+’larla hiç alakaları olmayan, ünlü, öğrenci, biz yani herkesten biraz var dayanışmamızın içinde.
Herkesin parasının son kuruşu dâhil insanlara yardım için kullanılıyor. Gönderilen paralar kuruşu kuruşuna ulaşsın diye bankanın kestiği transfer paralarını bile 2 senedir ben cebinden verdim. Gelen tüm parayı çok dikkatli ve verenlerin taleplerine uygun harcamaya çalışıyoruz.
Ben birinin keyfi için para harcamasına acımam. Bence para harcamanın en iyi yolu. Verdiğim parayla arkadaşlarıyla güzel bir yemek yesin, konsere gitsin, tatile gitsin isterim açıkçası ama herkesten beklentisinin bu olmasını isteyemiyorum. Bu kadar ihtiyaç varken ben bile ona değil de diğerine yardım ediyim diyebiliyorum.
Bütün bu çelişkiler ve vicdani rahatsızlıklar da bu işin bir parçası. İnsanlara güvenmek zorunda olmak bu işin bir parçası. Bir insanın diğerinin ihtiyacını düşüneceğine inanmak bu işin bir parçası.
Yoksa bazı translar benim limitim yok mu kardeşim paramı verin edasıyla da bizimle iletişim kurabiliyor. Bu aslında kimsenin limiti değil sonuna kadar harcanması gereken bir limit değil. Çünkü o almazsa başkası alacak zaten o parayı.
Aynı zamanda kurduğumuz iş birlikleri var. Öncesinde Lapus Lazuli Tarot Kampanyası düzenlenmişti. Bir LGBTİ+ arkadaşımız baktığı tarot fallarının gelirini bize yolluyordu.
“Woke Shop” isimli küçük işletme ile dayanışma halindeyiz. Shopier hesabındaki Hande Kader Dayanışması kategorisinden alışveriş yapıldığında geliri bize geliyor. Henüz duyurusunu geçmedik ama yakın zamanda da “binder” kampanyası başlatacağız.
Orada da Ftmsmalls isimli binder üreten bir işletmeyle iş birliği yaptık. Onun da haberini buradan duyurmuş olalım. Bir de bazen LGBTİ+ oluşumları etkinlik düzenliyor ve gelirini bize gönderiyorlar. Kendi hesabımızdan yaptığımız duyurular dışında bu şekilde dayanışmalar da kuruluyor aynı zamanda.
“Ameliyat parası topladık”
Çözüm olduklarınız oldu mu? İsim vermeden birkaç hikâye paylaşır mısınız?
Zülal: Kalıcı bir çözüm olamıyoruz. Fakat insanların o anki acil ihtiyacını gidermeye çalışıyoruz. Spesifik bir örnek veremem çünkü az önce bahsettiğim gibi dayanışma kurduğumuz transların hikayelerini, tıpkı kişisel bilgileri gibi paylaşmayı doğru bulmuyoruz. Zaten yukarıda bahsettiğim dayanışma taleplerinin çoğunluğunu karşılayabiliyoruz şu an için.
Nur: Bu geçici para yardımları kimsenin çözümü değil. Bu işi yaparken acı bir şekilde her gün yüzümüze vurulan bir gerçek. ‘Nur biliyorum limitimi aştım ama kiramı ödeyemiyorum ya da hala iş bulamadım’ diye yapılan geri dönüşler bir gerçek. Bulduğu işten çıkarılanlar, okurken çalışmak zorunda kalıp okul ganosu düşenler bir gerçek.
Dersleri kötü diye burslarını kestiklerimiz bir gerçek. Çalışamayacak durumdaki evi olmayan insanlara senin için toplayabileceğimiz limiti geçtik diyip özür dilediklerimiz bir gerçek. Ama sanmasınlar ki bunların sorumluluklarını hissetmiyoruz. Psikolojik yükü zor. Bazen kendi tatilime ya da keyifli kaçamağıma bile gölge düşüren gerçekler bunlar.
Bu işten sonra maddi durumları çok çok üste olan insanların nasıl vicdanı rahat harcamalar yapabildiklerine karşı garip bir kıskançlık hissetmeye başladım. Çünkü ben tatillerimi suçluluk duygusuyla yapabiliyorum. Psikolojim kötü giderken vermem gereken molaları çoğu zaman vermiyorum.
Güzel hikayeler çok fazla 3-4 günde sürpriz bir şekilde topladığımız ameliyat parası var mesela. Çok yüklü bir miktar olmasına rağmen kısa sürede hallettik.
Babasının maddi desteği olmayan birinin dersi için gerekn yan flütü alıp bursundan düşmüştük. Şimdi mezun oldu. KPSS’ye hazırlanıyor. Bunu sadece insanın ailesi yapardı. Aileden biri gibi öğrencinin okul ihtiyacını almak müthiş bir şey. Annesi hala çok teşekkür ve dua eder bana.
Öğrenci seks işçisi bir arkadaş pandeminin başlarında çalışamayınca kalacak yerinin parasını ödemiştik. Bu sene 1 aylık daha ödedik ama hala borcu vardı.
Bu tarz bir sürü hikaye var. Çok mahremlerini özellerini ve sorunlarını anlatıp deşmek istemiyorum ama ihtiyaçları olanların her ihtiyacına yanıt olmaya çalışıyoruz.
Bir öğrenci kendi harçlığından 9 lira yatırmıştı. 9 lira. Aldığım en değerli bağışlardan biri. Çünkü bizde herkes elinden geldiği kadarını yapıyor. Dayanışmamızı güzel kılan bu.
LGBTİ yoksulluğı denilince senin aklına ne geliyor? Somut anlatır mısınız?
Zülal: İlk aklıma gelen sistematik ayrımcılık ve fobi oluyor. Başlıca nedeni bu gibi geliyor bana. Eğitim hakkına erişimden başlıyor ihlaller, barınma, çalışma hakkına kadar gidiyor.
Elimizden alınan haklar sebebiyle LGBTİ+’lar açlığa, yoksulluğa sürükleniyor. Translar başta olmak üzere LGBTİ+’ların birçoğu eğitime ara vermek, okulu bırakmak zorunda kalıyor. Eğitime devam etsek bile örneğin okul hayatımız boyunca sürekli olarak fobiye ve ayrımcılığa maruz bırakılıyoruz.
Yani o eğitimi tamamlamak bile başlı başına zor. Bu durum da çalışma hayatında beklenen yeterliliklere sahip olmamızı, uzmanlaşabilmemizi engelliyor. Yani bizlerin, daha o iş ilanlarına başvururken bizden talep edilen cv’leri doldurmamızın önüne geçiyorlar. Okulumuzu bitirmemize engel oluyorlar.
Çünkü sadece sınavlarla, derslerle ilgilenebileceğimiz bir eğitim hayatı olmuyor. Aynı zamanda maruz bırakıldığımız sistematik fobiyle, ayrımcılıkla, zorbalıklarla mücadele etmeye çalışıyoruz. Bu durum da; iş hayatında maruz kaldığımız ayrımcılığın yanına bir de “yetememe” halini ekliyor. İşe henüz girmeden “1-0 geriden başlamamıza” neden oluyor.
Ardından iş hayatında tekrardan, farklı ayrımcılıklara maruz bırakılıyoruz. Açık kimlikle işe alınmıyoruz veya ifşalanınca işten atılıyoruz. Kapalı kimlikle çalışırken de sürekli olarak fobiye maruz kalıyoruz.
Açık kimlikle çalışabileceğimiz iş alanları da oldukça kısıtlı. Bu iki temel insan hakkına erişim engellenince ardından zaten yoksulluk, açlık beraberinde geliyor.
Bize iş arayışıyla gelen translar oluyor. Bazen onların çalışabileceği, beklenen yeterliliği karşıladıkları işler bulabiliyoruz fakat iş başvurusu yaptıktan sonra görüşmeye gittiklerinde trans olduğunu söyledikleri anda işe alınmıyorlar.
Burada çok açık bir şekilde transfobi var. Veya işe alındıklarında atılma riskleri çok yüksek şekilde çalışmaya devam ediyorlar. Açıkçası şöyle söyleyeyim, işten atılacaksa biri bu ilk olarak trans çalışan oluyor. Bunun baskısıyla yaşıyoruz. Yani bir işte çalışmanın da garanti olmadığını görebiliyoruz buradan.
İşte bahsettiğim bu iki hakka erişimin kısıtlanması, engellenmesi LGBTİ+’ları doğrudan yoksulluğa sürüklüyor. Bunların dışında dolaylı yoldan yoksulluğa iten başka durumlar da var tabi. Fakat bana göre başlıca iki sebebi ayrımcılığın, fobinin eğitim hakkına ve çalışma hakkına erişimi engellenmesinden kaynaklanıyor.
Nur: İşsizlik başlıca sorun. İşe almak istemiyor kimse açık beyanlı insanları. Para vermeyi kabul edip iş vermek istemeyen o kadar çok insan var ki. İsminin destekçi olarak anılasını kaç global olmayan firma kabul eder? Onların bile kaçı ediyor ki? Kim üst düzey yöneticisinin açık kimlikli bir trans, gey ya da lezbiyen olmasına göz yumar? İkincisi de aile bence.
Kaç aile çocuğunun kimliğini kabul edip ona maddi destek sağlamaya devam ediyor? Ailesi zengin diye burs çıkmayan çocuklar da cabası.
Yoksulluk için ülkenin refah durumunu bir yana koyarak nasıl para kazanılır diye bir düşünelim. Çocukken ya aile bakar ya devlet. Yetişkinlikte de kişinin kendisi ve toplum faydasına çalışması beklenir. Lgbtiqa+ birine ne devlet bakıyor ne aile. Ne iş verecek kurumu var ne de ona iş kuracak bir aile.
Gizli kimliklerle çalışma hayatına tutunmaya çalışmaya mahkum bırakılıyor bu insanlar. Ailesi güçlü olan azıcık bir kesim statülerini kullanarak bir yerlere gelmeye çalışıyor.
Ya da hiç biri değilseniz insanlar size aşırı yetenekli ol o zaman diyor. Sıradan insanın hayattan basitçe mutlu ve görece iyi yaşam sürmeye hakkı yok mu? Ortalama lgbtiqa+’nın sürünerek yaşaması normal mi? Toplumun normalleştirdiği bu anormal vicdansız gerçekler aşırı canımı sıkıyor.
LGBTİ yoksulluğunu çözmek veya en aza indirmek gibi neler yapılmalı?
Zülal: Bizler, Hande Kader Dayanışması olarak dayanışma kurmaya çalışıyoruz. Ama tabi ki oldukça yetersiz kalıyor. Çünkü karşımızda devasa bir ayrımcılık, LGBTİ+ fobi var, hakları gasp edilen bir sürü LGBTİ+ var.
Bizlerin, hayatın her alanında, dünyanın her yerinde var olduğumuzu ve var olacağımızı bilmeleri gerekiyor öncelikle. Toplumun her kesimine yönelik, LGBTİ+’ların eşitlik mücadelesinin anlatılarak toplumsal farkındalığın yaratılması gerekiyor. Ardından yaşanılan hak ihlalleri için mücadele etmek gerekiyor.
Mesela maruz kaldığımız ayrımcılığa, fobiye, nefret suçlarına karşı bizleri koruyan yasaların olması gerekiyor. Böylelikle örneğin iş yaşamında maruz kalınan hak ihlallerinin önüne geçmekte, eğitimde yaşanılan ayrımcılığı yok etmede önemli bir adım atılmış olur. İstihdam alanlarında LGBTİ+’lar için geçici kotalar oluşturulabilir.
Örneğin belediyelerin eşitlik merkezlerinde LGBTİ+’lar için kota açılabilir. Birçok şirket, işletme de LGBTİ+ istihdamı için kota oluşturabilir.
Eğitim alanında maruz bırakılan ayrımcılığın, fobinin, zorbalığın önüne geçilecek önlemler alınabilir. Bu önlemler sayesinde LGBTİ+’lar eğitim hayatlarını cinsel yönelim, cinsiyet kimlikleri sebebiyle sistematik bir fobiye maruz bırakılmadan tamamlayabilir.
Bahsettiğim tüm bu önerilerin birçoğu tabi ki geçici şeyler.
Daha kökten, daha kalıcı çözümlere ihtiyacımız var. LGBTİ+’ların eşitlik mücadelesinin yaygınlaştırılması ve büyümesiyle bu çözümlere ulaşabiliriz ancak. Ben buradan son olarak herkese hatırlatmak isterim; translar vardır ve dayanışma yaşatır!
Nur: Bizim gibi küçük oluşumlar asla çözüm değil. Bu işi yaparken en çok bunu fark ediyorsunuz. Toplumdaki önyargıların büyük kısmı değişene kadar bu işe devlet el atmalı. Bu insanların tek derdi para da değil ama en büyük problemleri para.
Mantıken yaşamak için para getiriyor. Günlerdir tek öğün yediğini söyleyen birinin sizden 300-500 lira alması nasıl yaşamak için çözüm olabilir ki.