Düzenli olarak, “Açık kapı” buluşmaları düzenliyorlar. Sendikalarla sivil toplum örgütleriyle görüşüyorlar. Tahliye olan mahpusların sorunlarıyla ilgileniyorlar.
Onlar, Kadınlarla Dayanışma Vakfı’nın (KADAV) çalışanları, Beyza Bilal ve Derya Özata.
Vakıf, bu çalışmaları, cezaevinden tahliye olan kadın ve LGBTİ+ mahpuslar için yapıyor. Çünkü, bu mahpuslar, tahliye sonrasında, istihdam, eğitim, barınma gibi çok ciddi sorunlarla mücadele etmek zorunda kalıyor.
Bilal ve Özata, tahliye olan mahpsuların sorunlarına dair bir ön araştırma da yaptı. Araştırmanın adı, “Ya Sonra? Tahliye Sonrası İstihdamda Cinsiyet Eşitsizliğinin Hapishaneye Geri Dönüşe Etkisi”.
Araştırmanın destekçisi: Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği/Türkiye Hapishane Çalışmaları Merkezi’nin (CİSST/TCPS) ve Kadınlarla Dayanışma Vakfı.
TIKLAYIN – Araştırmanın tamamını okuyun
“Açık Kapı”ya destek bekleniyor
Sadece araştırma ile yetinmedi Bilal ve Özata, duruma dikkat çekmek için bir de video hazırladı.
Bilal ve Özata, “Bu konuda dayanışmak isteyen destek olmak isteyen herkesi düzeni olarak her ay yapacağımız açık kapı toplantımıza davet ediyoruz” diyor ve ekliyor: “ Özellikle eski mahpus kadın ve LGBTİ+ları çünkü onların aktarımları ile birlikte ihtiyaçlar sorunlar neler olduğunu daha doğru bir şekilde tespit edip yol alabiliriz.”
Bilal ve Özata ile söyleştik.
Öncelikle, bu araştırmayı hazırlamak nereden aklınıza geldi?
Beyza Bilal: Hapishanede olan mahpuslarla mektuplaşmaya devam ederken mahpuslara erişimimizin kısıtlı olması ve hapishanelerde yapabilecek çalışmaların da kısıtlanması sebebiyle, hapishane sürecinin yanında hapishane sonrası süreç ile ilgili neler yapabiliriz diye düşünmeye başladık.
Hapishane öncesinde cinsiyetçilik, homofobi ve transfobi ile iç içe olan yoksulluk, barınma, şiddet ve ayrımcılık gibi nedenlerle “suç-ceza” döngüsüne giren kişiler hapishane sürecinde de temel ihtiyaçlarına ve temel haklarına erişimde sıkıntılar yaşayabiliyor.
Tahliye olduktan sonra da yalnızlaşma, etiketlenme, istihdam ve barınma problemleri, eğitime devam etme, hukuki ihtiyaçlar gibi ihtiyaçlar devam ediyor. Destekleyici ve güçlendirici mekanizmalar neler olabilir diye düşünürken tahliye sonrasında neler yapabiliriz diye bir ön araştırma yapmaya karar verdik ve CİSST de bu dönemde araştırma projelerini destekliyordu ve onların desteği ile bu araştırmayı gerçekleştirmiş olduk.
Tahliye olmuş LGBTİ+lar ve kadınlar en çok hangi sorunlarla karşılaşıyorlar?
Derya Özata: Tahliye olmaya yakın mahpuslarda mektuplaşmalarımız da kişilerin yasadığı endişeler genelde dışarıya dönük olan yaşama hazır olmadıkları ve bu endişelerini giderecek herhangi bir destek mekanizmasının olmaması ve dışarıya dair bilgilendirmelerin yapılmaması yönünde.
“Şiddet döngüsüne dahil oluyorlar”
Birkaç örnek verir misiniz?
Derya Özata: Aileleri ve çevreleriyle olan bağlarının hapishaneye girdikten sonra zayıflaması ve yalnız bırakılmaları, bunun çıktıktan sonrada devam etme endişesi taşıyorlar. Bu durum ağırlıklı olarak adli mahpuslarda oluyor. Dışarı çıktıklarında yalnız kalmış oluyorlar ve sonrası kendilerini kabul gören küçük gruplarda alanlarda var olmaya çalışıyorlar. Bunun bazen sonucu hapishaneye geri dönüş oluyor.
Barınma, birçoğunun çıktığında kalacak yerinin olmaması yalnız kadın ve özellikle LGBTİ+ mahpuslar mahpus deneyimi olmaması durumda bile barınma sorunları yaşarken bir de üstüne eski hükümlü olmaları bu durumu daha ağır yaşamalarına neden oluyor .
Devletin gene buna dönük herhangi bir mekanizmasının olmaması ile birlikte kişiler tekrardan kendilerini bir şiddet döngüsünün içinde buluyorlar. Cinsel şiddet, fiziksel şiddet, psikolojik şiddet gibi gibi artırabiliriz.
Başka ne gibi sorunlar yaşıyorlar?
Derya Özata: Eğitim, istihdam, özel ve kamu sektöründe eski hükümlü çalıştırma kotasının sadece kamuda kalması ve burada da kadın ve LGBTİ+ sayının yok denecek kadar az olması kişileri ekonomik alanda zayıflatıyor.
Birçok kadın ve LGBTİ+ mahpusun uzun yıllar hapishanede kalıp herhangi bir iş alanına dair tecrübe ve eğitimimin olmaması ve hapishanelerin de bu yönden mahpusları güçlendirmesine dönük gene hiç bir mekanizma yok maalesef
Denetimli serbestlik şartıyla tahliye olan kişilerin haftada iki günden fazla imza vermeleri ve iş yerlerinde izin alma probleminin olması kişilerin istihdam alanındaki olumsuzları olarak söyleye bilir ve daha da artırabiliriz.
Peki, mahpusların çözüm önerileri neler?
Derya Özata: Ceza ve tevkif evleri mahpusların salıverilme süreçleri yaklaştığında, hiçbir şekilde sosyal yaşama adaptasyon görüşmeleri, kişinin sosyal çevresi ile ilişkiye geçmek, kişiye salıverilme sonrası yapabileceği işlerle ilgili bilgilendirme yükümlülükleri olmasına rağmen bu yükümlülükler yerine getirmiyor. Bu yükümlülükleri yerine getirecek mekanizmaların oluşturulması.
Özel olarak eski mahpusların önerileri üzerinden gidersek şunları aktardıklarını söyleyebiliriz.
-Tahliye olmuş kadınlara ve LGBTİ+lara istihdam alanı yaratacak meslek edindirme kursları ücretsiz olarak sağlanması – Tahliye olmuş kadın ve LGBTİ+’lara iş bulana kadar işsizlik fonu açılabilir. -Sendikaların eski mahpusların istihdamda yaşadıkları sorunları gündemlerine alıp savunuculuk yapmalı ve mekanizmalar oluşturmalı. -Özel sektörde eski hükümlü çalışma kotasının yasal olarak geri getirilmesi ve bunlara da cinsiyet kotası konulmalı. |
Sendikalarla da görüşülüyor
Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Derya Özata: Son olarak da kapalı olan kapıları hep beraber dayanışmayla birlikte aralayabiliriz.
Bu konuda dayanışmak isteyen destek olmak isteyen herkesi düzeni olarak her ay yapacağımız açık kapı toplantımıza davet ediyoruz. Özellikle eski mahpus kadın ve LGBTİ+ları çünkü onların aktarımları ile birlikte ihtiyaçlar sorunlar neler olduğunu daha doğru bir şekilde tespit edip yol alabiliriz.
Beyza Bilal: 2019 yılı itibariyle mahpuslarla mektuplaşmaya devam ediyoruz, hem yaşadıklarını paylaşmak hem de ihtiyaçları tespit edebilmek ve dayanışma örebilmek için.
Bir yandan da bu dönemde tahliye olan kişilerle buluşmalar düzenliyoruz ve hem hapishane süreci hem salıverilmeye hazırlık dönemi hem de tahliye sonrasında nasıl mekanizmalar destekleyici ve güçlendirici olabilir üzerine bir eğitim modülü üzerinde çalışıyoruz.
Eş zamanlı olarak sendikalarla eski mahpusların istihdama katılımlarının arttırılması için neler yapabileceğine dair görüşmelere devam ediyoruz. Bu alanda özellikle sendikaların desteğine ihtiyacımız devam ediyor.
Araştırmadan detaylar
Türkiye’de hapishaneler ikili cinsiyet sistemine dayanarak “kadın” ve “erkek” hapishaneleri olarak adlandırılmışlardır; lakin hapishanelerin hemen hemen birçoğu ataerkil yapı içerisinde kurgulanmıştır. Mevcut durumu anlayabilmek için sayılarla başlamak gerekirse, 2018 yılı itibariyle Türkiye’de 8 kadın kapalı “cezaevi” ve 5 kadın açık “cezaevi” bulunmaktadır; ayrıca erkek hapishaneleri içerisinde de kadın koğuşları yer almaktadır. LGBTİ+ koğuşlarının ise hemen hemen hepsi erkek hapishaneleri içerisinde yer almaktadır. Mahpus sayısına bakacak olursak, 2018 yılı itibariyle resmi rakamlara göre Türkiye hapishanelerindeki kadın mahpus sayısı 10.019 (Evrensel, 2018) ve LGBTİ+ mahpus sayısı 2001 (Pembe Hayat, 2018) ve kadınlarla birlikte kalan 0-6 yaş çocuk sayısı 624’tür (Bianet, 2018). LGBTİ+ koğuşlarında cinsel yönelimini açık kimliği olarak beyan eden kişiler kalabilmektedir ve koğuşun çoğunluğunu bildiğimiz/erişebildiğimiz kadarıyla trans kadınlar oluşturmaktadır, elbette kimliğini açık olarak beyan etmeyerek kadın ve erkek hapishanelerinde kalan LGBTİ+’lar vardır. Kişilerin erkek hapishanelerinden kadın hapishanelerine geçebilmeleri devlet tarafından kimliklerde “atanan cinsiyet”in “resmi” değişimine dayanmaktadır. |