Fotoğraf:csgorselarsiv/Özge Özgüner
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Suriyeli trans kadın Asya’ya yakıcı madde ile saldıran Emre B.’ye mahkeme, haksız tahrik indirimi uyguladı, 11 yıl olarak verilen hapis cezası 6 yıla düştü. İndirim uygulanmasını beklemediğini söyleyen Asya, “Ben ölümden dönmüş bir insanım. Nasıl böyle bir karar çıkar, nasıl indirim uygulanır anlamıyorum” dedi.
Mahkemede yaşadıklarını bianet’e anlatan Asya, ifade verirken savcının homofobik davrandığını karar çıkmadan anladığını belirtti. Asya şöyle dedi:
“Karşı taraf her şeyi, yaşananları uzun uzun anlatırken doğru düzgün dinlendi. Ben de her şeyin açıklamasını yapıp olanı biteni ayrıntısıyla anlatmak istedim.
“Savcı bana özet geçmemi söyledi. Ben yaşadıklarımı özet olarak anlatacaksam mahkemeye çıkmamın ne anlamı kaldı? Savcı bana böyle söyleyince ben mahkemeye dair ümidimi zaten kesmiştim.”
“En fazla 3 yıl yatar”
Karar açıklandığında kendini çok kötü hissettiğini ifade eden Asya, dava sürecinde dışarıdan çok destek gördüğünü ancak hâkim ve savcıların değişmediği sürece sonucun da değişmeyeceğini vurguladı: “15-16 sene ceza almasını beklerken sadece 6 yıl ceza verildi. Ve cezasının tamamını çekeceğini de zannetmiyorum. En fazla 3 sene yatar. Bundan da adım gibi eminim.”
“Artık çalışamıyorum”
Asya, Emre B.’nin saldırısı yüzünden zarar gören gözünün henüz iyileşmediğine ve bu yüzden çalışamadığına dikkat çekti:
“İhtiyaçlarımı karşılarken çok zorlanıyorum. Aileme ben bakıyordum. Evin kirası var, ilaçlarım var. Gözlerimin tedavisi hala devam ediyor. Benim her gün kontrole gitmem gerekiyor.
“Benim hakkım bu değil, hakkımı arıyorum. Saldırıdan sonra işimi kaybettim, artık çalışamıyorum.”
“Tek isteğim gözümün iyileşmesi”
Hastanede tedavi olurken çalışanların transfobik davrandığını anlatan Asya, “Odadayken tuvalete gitmek istediğimde kolumdaki serumu çıkarmam gerekiyordu. Hemşireyi çağırdığımda oflayıp gelmek istemiyorlardı. Serumu tek başıma çıkartıp tuvalete gidiyordum, her yanım kan içinde kalıyordu. Bu sefer “Yerinde neden oturamıyorsun?” diye bağırıyorlardı.” dedi.
Türkiye’de trans kadın olmanın çok zor olduğunu vurgulayan Asya, kararı ve yaşadıklarını kabullenmek zorunda olduğunu söyledi: “Kabullenmem gerekiyor. Suriyeliyim. Hakkımı savunamıyorum. Zaten Türkiye’deki adalete inancım yok. Bundan sonrası için tek bir istediğim var; gözümün iyileşmesi, yeniden görmesi.”
Türkiye Avrupa’da sondan ikinci
Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks Derneği Avrupa’nın (ILGA-Europe) yıllık Gökkuşağı Haritası ve İndeksi’nin 2021 sonuçları Şubat 2021’de yayınladı.
İndekse göre Türkiye LGBTİ hakları konusunda bu yıl da sondan ikinci sırada yer alıyor.
Raporun Türkiye ile ilgili kısmında, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Nisan ayında verdiği Cuma hutbesinde yaptığı değerlendirmeler hatırlatılarak, Covid-19 pandemisi nedeniyle LGBT+ topluluğunu sorumlu tutan açıklamalar olduğuna yer verildi.
Onur Yürüyüşü’ne katılanlara yönelik soruşturmaların devam ettiğini ancak geçen yıl içerisinde üç mahkemenin Onur Yürüyüşü ile ilgili konulan yasağı geçersiz kılan karar alması da “olumlu bir gelişme” olarak nitelendirildiği rapor, hak ihlallerini gözler önüne serdi.
LGA-Avrupa, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye ile ilgili son İlerleme Raporu’nda da “LGBTİ+ bireylerle ilgili durumun çok ciddi bir hal aldığına” vurguladığına da dikkat çekti.
“LGBTİ+ topluluğu günah keçisi oluyor”
Raporda, Avrupa ve Orta Asya’daki 17 ülkede siyasilerin 2020 boyunca LGBTİ+ topluluğunu hedef alan saldırgan açıklamalar yaptığı değerlendirilmesine yer verildi.
Paradis, “LGBTİ toplulukları, en başta günah keçisi ilan edilen gruplar arasında yer alıyor… Özellikle trans bireyleri hedef alan nefret söylemi artıyor. Durumun iyiye gitmekten çok daha kötüleşeceğine dair ciddi kaygılarımız var” dedi. Raporda, Avrupa Birliği (AB) üyeleri Polonya ve Macaristan’daki gelişmelerle ilgili kaygılar da dile getirildi.
Polonya’da milliyetçi iktidar partisine mensup siyasilerin seçim kampanyalarında “LGBT ideolojisi” ifadesini kullanarak bu topluluğa yönelik sert ifadelerde bulunduğuna dikkat çekildi.
“Avrupa’nın dibindeyiz”
Kaos GL İnsan Hakları Program Koordinatörü Murat Köylü, bianet’e yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihadını uygulamaktan uzak olduğunu söylemişti.
“Avrupa’nın dibindeyiz” diyen Köylü şöyle konuşmuştu:
“Maalesef Türkiye kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihadını uygulamaktan son derece uzak. Tersine, son yıllarda daha da geriye giden bir yaklaşım gözlemliyoruz.
“Örneğin başkent Ankara’da bir yılı aşkın süredir LGBTİ+ hakları ile ilgili her türlü etkinlik yasak. Mahkemeler de ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin apaçık ihlal edildiği bu yasağı destekler nitelikte kararlar verdiler.
“Öldürülen onca trans ve eşcinsele rağmen hala bazı medya organları nefret söylemi yayıyor; kişileri ve sivil toplum kuruluşlarını hedef gösteriyor; savcılıklar ise bunlarla ilgili herhangi bir girişimde bulunmuyor.”