“Hiçbir hükümet kadınların desteği olmadan ayakta kalamaz” (Foto: MA)
Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Afganistan’dan gelen kadın gazeteciler olarak Afganistan’daki kız kardeşlerimizi destekleme, hikâyelerini anlatma ve en azından mücadele ve direnişlerinin gömülüp gitmediğinden emin olma sorumluluğumuz var.”
Afganistanlı gazeteci ve Zan Times haber sitesi Yayın Yönetmeni Zahra Nader, kadın gazetecilerle birlikte kurduğu haber sitesinin nasıl ve ne amaçla ortaya çıktığını kısaca bu sözlerle anlatıyor.
Zan Times, Taliban’ın 20 yılın ardından Ağustos 2021’de Afganistan’ın yönetimini yeniden ele geçirmesinin ardından kurulmuş. Dari dilinde ve İngilizce yayın yapan haber sitesinin odak noktasında ise Afganistan’daki hak ve özgürlükler, öncelikle de kadın, LGBTİ+ ve çevre hakları var.
Nader, “Toplumun yarısı, farklı bir toplumsal cinsiyetten, farklı bir cinsiyetten oldukları için bir gecede suçlu hâle getirildi” diyor ve kadın gazeteci kimliğinin kesişimselliğinin onları özellikle etkilediğini söylüyor:
“Kadın gazeteciler olarak Afganistan’da hep ayrımcılık ile karşı karşıya kaldık. Fakat bence şu an ayağa kalkıp Afganistan’da gerçekte nasıl yaşadığımız, ama özellikle kadın olmanın hükmen suç sayıldığı bu zamanda bunu nasıl yaptığımız gerçeği konusunda konuşmamız gerek.”
Peki, tüm bu olanlar karşısında kadınlar nasıl direniyor?
Nader, “Taliban kadınlara ne kadar baskı uygularsa uygulasın kadınlar hâlâ pek çok alanda, farklı platformlarda, belki sanatta ve siyasette seslerini yükseltmeye çalışıyor” diyor: “Nereye bakarsanız bakın durumu değiştirmek için bir şeyler yapmaya çalışan kadınlar görüyorsunuz.”
Gazeteci ve York Üniversitesi doktora öğrencisi Zahra Nader ile söyleşimizin ilk bölümünde Zan Times haber sitesini ve Taliban’ın fiili yönetimi altındaki Afganistan’da hak ve özgürlüklerin durumunu konuştuk.
“Kendimize ‘Biz ne yapabiliriz’ diye sorduk”
Zan Times haber sitesi nasıl ortaya çıktı ve ne amaçla kuruldu? Zan Times’ın nasıl çalıştığı hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Örneğin, Afganistan’da, sahada muhabirleriniz var mı? Ülke hakkında haber yaparken ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Taliban Ağustos 2021’de yönetimi ele geçirdikten sonra çok zor bir yıl geçirdik. Tarihin Afganistan’daki kadınlar için bir nesil daha tekerrür ettiğini gören insanlar şok ve acı içindeydi. Bu çok ama çok acı verici bir deneyimdi. Burada kendinizi yeniden insanlığınızın inkâr edildiği bir durumda bulduğunuza inanmak istemediğiniz bir travma söz konusu.
Biz kadın gazeteciler olarak bu durumla karşı karşıya kaldığımızda konuştuğumuz şeylerden biri şuydu: “Burada bizim rolümüz ne? Tüm bu olanlarda nasıl bir rol oynayabiliriz ve en azından bir şeyleri değiştiririz?”
Kadın gazeteciler olarak Afganistan’da hep ayrımcılık ile karşı karşıya kaldık. Fakat bence şu an ayağa kalkıp Afganistan’da gerçekte nasıl yaşadığımız, ama özellikle kadın olmanın hükmen suç sayıldığı bu zamanda bunu nasıl yaptığımız gerçeği konusunda konuşmamız gerekiyor.
Yani, bu durumda, Afganistan’daki kadınlara ne olduğunun hikâyesini, özellikle de kadın gazetecilerin ülkenin çoğu yerinden silindiği bir zaman olan tam da şu an bu hikâyeyi gerçekten anlatmamız gerekiyor.
“Taliban önce kadınlara, sonra basına saldırıyor”
Taliban’ın özellikle kadınlara, ikinci olarak da medyaya saldırdığını biliyoruz. Bu baskının kesiştiği yerde bulunan kadın gazeteciler en büyük darbeyi aldı çünkü bu kesişimsel kimlikleri onları çok etkiledi.
Sahada kadın gazeteciler olmadığında Afganistan’daki kadınların hayatında gerçekte ne olduğunu da bilmiyoruz.
Taliban, yönetimi ele geçirmeden önce bile kadınlara yönelik şiddetin yüzde 95’i evin içinde gerçekleşiyordu. Peki ya şimdi?
Yani, Taliban’ın kadınları evde tutmak, yanlarında erkek bir refakatçi olmadan ya da tamamen örtünmeden dışarı çıkmalarına izin vermemek konusunda erkeklere tam yetki verdiği şu anda durum ne?
Dahası, Taliban kadınlar ve ev içi şiddet ile toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık mağdurlarına yönelik tüm destek sistemlerini ortadan kaldırdı.
“Kadınlar kadın oldukları için ‘suçlu’ oldu”
Toplumun yarısı, farklı bir toplumsal cinsiyetten, farklı bir cinsiyetten oldukları için bir gecede suçlu hâle geldi. Afganistan’daki kadınlar şu anda hapis hayatı yaşıyor çünkü evde kalmaları emrediliyor, onlar için okul yok ve en temel insan haklarından bile mahrum ediliyorlar.
Peki, bizim bu durumdaki rolümüz ne? Biz kadın gazetecileriz ve dillerini konuşabiliyoruz. Orada yaşadık. Kültürü biliyoruz, hassasiyetleri biliyoruz, kadınların birbirleriyle ve hayatlarında ne olduğuyla ilgili konuşmasının ne kadar kolay olduğunu biliyoruz. Bunun önce bir araya gelmeye çalışmak için çok güçlü bir yol olduğunu gördük ve birbirimizle konuştuk.
Afganistan’dan gelen kadın gazeteciler olarak Afganistan’daki kız kardeşlerimizi destekleme, hikâyelerini anlatma ve en azından mücadele ve direnişlerinin gömülüp gitmediğinden emin olma sorumluluğumuz var.
Afganistan’da çok fazla kadın tarihi yok. Bunun sebebi, kendi hikâyelerini anlatan, bu anlatıları gelecek nesillere aktaran çok fazla kadın yazarımızın olmaması.
Bu durumda en azından yapabileceğimiz şey, kadınların hikâyelerini, mücadele hikâyelerini, fiili otoritenin kamusal yaşamdaki var oluşunuzu ve katılımınızı yasakladığı bir zamanda Afganistan’da kadın olarak yaşamanın ne kadar zor olduğunu anlatmak.
Biz de bu yüzden varız. Bu, bizim sorumluluğumuz. Kadınlar saldırı altında olduğunda orada olmak istiyoruz. Hayatlarında ne olduğunu anlatmak için orada olmak istiyoruz.
“Ötekileştirilmişlerin sesini duyurmak istiyoruz”
Nader’in Kasım 2022’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmadan.
Zan Times’ın hak ve özgürlüklere odaklı bir haber sitesi olduğunu biliyoruz. Özellikle hangi konuları haberleştiriyorsunuz ya da hangi konulara öncelik veriyorsunuz?
Zan Times, kadınlar, LGBTİ+ toplumu ve çevre konularına odaklanarak Afganistan’daki insan hakları durumunu haberleştiriyor. İnsan haklarını haberleştirmemizin sebebi ise insan haklarının Afganistan’da saldırı altında olduğunu biliyor olmamız.
Bunu yaparken de en ötekileştirilmiş ve baskıya maruz kalmış olanlara öncelik vermeye çalışıyoruz. Şu anda bu kategoride kadınlar, LGBTİ+ toplumu ve aynı zamanda – hepimizin ne kadar yıkıma sebep olduğu konusunda pek konuşmadığımız – çevrenin olduğunu görüyoruz.
Dolayısıyla, ötekileştirilmişlerin sesi olmak, durumu elimizden geldiğince ve erişebildiğimiz kadarıyla haberleştirmek ve hikâyelerini dünyaya duyurmak istiyoruz. Dari ve İngilizce dillerinde yayın yapıyoruz.
Kendi aramızda her birimizin nasıl acı çektiği, direndiği ya da hayatlarımızda, ülkelerimizde bir şeyler değiştirmeye çalıştığı hakkında konuşurken, bir yandan da dünyanın en kadın düşmanı siyasi hareketi karşısında kadınların nasıl direndiğinin hikâyesini daha geniş kitlelere duyurmak istiyoruz. Afganistan, şu anda dünyanın en şiddetli kadın hakları krizi ile karşı karşıya.
Yani, biz de kadınların nasıl direndiğinin, bu durumda nasıl yaşadıklarının ve bunun bedelinin ne olduğunun hikâyesini anlatmak istiyoruz.
“Kadınlar, protesto yasağına rağmen hâlâ sokaklarda”
Tüm bu anlattıklarınız karşısında Afganistan’daki kadınlar nasıl direniyor? Böyle bir baskının karşısında hak ve özgürlüklerini kullanmak için kendilerine bir alan açmak adına neler yapıyorlar?
Bu hem çok güzel hem de zor bir soru çünkü şu anda Afganistan’da özellikle de kadınlar açısından hak ve özgürlüklerden gerçek anlamda nasıl bahsedebilirsiniz? Çünkü hiçbir hak ve özgürlük yok.
Taliban, izinsiz protesto gösterisi düzenlemeyi ve kadınların erkek bir refakatçi olmadan evden çıkmasını yasakladı ve kadınların evin dışında yüzlerini tamamen örtmesini zorunlu kıldı. Doktora gittiklerinde bile yanlarında bir erkeğin olması lazım; yoksa doktor onları muayene etmiyor.
Yaşadıkları durum buyken özgürlüğün nerede olduğunu ve hakların ne olduğunu söylemek aslında çok zor. Hiç yok. Taliban, bir şekilde kadınları temel haklarından ve özgürlüğünden mahrum etmeye çalışıyor.
Afgan kadınlar tüm bunlara nasıl direniyor? Öncelikle, Taliban yönetimi ele geçirdikten bir ay sonra, Eylül 2021’de protesto gösterisi yapmayı yasaklasa da Afgan kadınlar sokaklara çıktı ve çıkmaya devam ediyor.
Kadınlar, sokaklara çıkmayı, “Özgürlük istiyoruz ve buradayız” sloganları atmayı sürdürüyor. Taliban ise her zaman olduğu gibi onları şiddetle bastırıyor. Havaya ateş açıyor, kadınları dövüyor, tutukluyor, işkenceye maruz bırakıyor… O kadar çok kaçırılan ve kaybedilen kadın hikâyesi var ki… Onlara ne olduğunu bilmiyoruz. Ülkenin her yerinde bulunan ölü kadın bedenlerine ilişkin o kadar çok hikâye var ki…
“Kadınlar, mümkün olan her alanda direniyor”
Tüm bu parçaları bir araya getirirsek Taliban, hiçbir eleştirel sesin tek başına var olamadığından ve bu seslerim değişim yaratmaya çalışmadığından emin olmak adına kadınların seslerini bastırmak için çok uğraşıyor ve hedeflerinin kim olduğunu biliyorlar: Kadınlar.
Ben yine de Afganistan’da büyüyen yeni nesil kadınlarda çok büyük bir potansiyel olduğunu hissediyorum: Sadece sokaklara çıkıp protesto etmiyor, olabilecek her alanda direnmeye devam etmeye çalışıyorlar.
Örneğin, bir kadın yüzünü örtmeden ya da yanında bir erkek olmadan dışarı çıktığında bir direniş eylemi de gerçekleştirmiş oluyor. Çünkü Taliban kadınların yüzünü göstermemesini ve yanlarında erkek bir refakatçinin olmasını kanun hâline getirdi. Kadınlar bu kanuna karşı gelmeye cesaret ettiğinde, ben bunu Afganistan’daki kadınların direnişi olarak görüyorum.
Taliban kadınlara ne kadar baskı uygularsa uygulasın kadınlar hâlâ pek çok alanda, farklı platformlarda, belki sanatta ve siyasette seslerini yükseltmeye çalışıyor. Nereye bakarsanız bakın durumu değiştirmek ve direnmek için bir şeyler yapmaya çalışan Afgan kadınlar görüyorsunuz. (SD)
Yarın: “Tüm dünyadaki feminist hareketler Afganistan ile dayanışmalı”