Rapor, Türkiye’de seks işçilerine yönelik cinsel şiddetin boyutlarını ve bu şiddetin etkilerini ortaya koyarken aynı zamanda seks işçilerinin temel haklara erişim durumlarını ele alıyor.
Seks işçilerinin kendi deneyimlerine dayalı anlatımlarından derlenen raporda İstanbul, Ankara, Mersin, Gaziantep, İzmir ve Eskişehir’den toplam 49 kişi ile görüşüldü. Araştırmaya katılan seks işçilerinin büyük çoğunluğu trans kadınlar oldu.
Araştırmaya katılan seks işçilerinin 40’ı hayatlarının büyük bir kısmında ekonomik olarak zorlandıklarını belirtti. Bununla beraber, araştırmaya katılan 12 seks işçisi geleceğe dair umutsuz olduklarını belirtti.
Şiddet mekanları ev, müşteri araçları, otel odaları…
Rapora göre; toplam 49 seks işçisinden yalnızca 5’i hayatlarında hiç cinsel şiddet yaşamadığını belirtti. Kalan 44 seks işçisi ise bir veya daha çok kez cinsel şiddete maruz kaldığını ifade etti. Cinsel şiddetin yanı sıra seks işçileri darp, paralarının ödenmemesi, eşyalarına el konulması gibi şiddet türlerine de maruz kaldı.
Şiddetle en sık karşılaşılan yerler arasında ev, müşteri araçları, otel odaları, tenha sokaklar ve ıssız bölgeler yer aldı. Bununla beraber; seks işçileri müşterileri, sokak çeteleri ve kolluk tarafından şiddete ve ayrımcılığa maruz kaldığını aktardı.
Seks işçileri cinsel şiddeti yetkili makamlara bildiremedi
Raporda cinsel şiddete uğrayan seks işçilerinin gündelik hayatında ciddi sonuçlar olduğuna da dikkat çekildi. Rapora göre; seks işçileri şiddet sonrasında aylarca evden çıkamadığını, sosyal çevresinden koptuğunu, yoğun korku, güvensizlik hissi ve panik ataklarla baş etmeye çalıştığını belirtti.
Cinsel şiddete maruz kalan seks işçileri ekonomik yetersizlikler ve kurumsal yapılara güven duymama gibi nedenlerle psikolojik destek alamadığını belirtti. Ayrıca; yalnızca 7 seks işçisi, cinsel şiddet vakasını resmi kurumlara bildirdiğini ifade etti.
Öneriler ve tavsiyeler
Raporda öneriler de yer aldı. Bazıları şöyle:
- Seks işçileri için adalete erişim, yalnızca bir temel hak alanı değil; aynı zamanda güven, onur, eşitlik ve korunma ihtiyacı bütünleşmiş bir mücadele alanı olarak ele alınmalıdır.
- Seks işçilerinin yaşadığı her türlü şiddetin münferit bir olay olarak değil, kurumsal ayrımcılık ve sosyal dışlanma ile iç içe geçmiş bir yapısal şiddet biçimi olarak ele almaya başlamak ve bu bağlamda mücadele etmek gerekmektedir.
- Seks işçilerinin kriminalize edilmesini kolaylaştıran, ayrımcılığı besleyen ve şiddeti meşrulaştıran tüm uygulamalar sonlandırılmalı; seks işçilerinin güvenli koşullarda çalışma, adalete erişme ve sosyal hizmetlerden yararlanma hakları güvence altına alınmalıdır.
- Seks işçilerinin taraf oldukları davalar avukatlar ve alanda çalışan sivil toplum kuruluşları tarafından takip edilmeli ve raporlama çalışmaları yapılmalıdır.
- Devletin seks işçilerine yönelik yükümlülüğü, yalnızca kolluk müdahalesiyle sınırlı olmamalı; sağlık, sosyal hizmet, barınma ve eğitim alanlarında da bütüncül ve kapsayıcı politikalar geliştirilmelidir.