Anayasa Değişikliği Teklifi’yle (Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi) Anayasanın 24. (din ve vicdan hürriyeti) ve 41. maddelerinin (ailenin korunması ve çocuk hakları) düzenlenmesi planlanıyor.
Teklifin görüşüldüğü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Anayasa Komisyonu 24 Ocak 2023’te toplandı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İyi Parti, değişiklik önergeleri reddedilince komisyonu terk etti. Halkların Demokratik Partisi (HDP) ise ilkesel olarak komisyona katılmadı.
24 Ocak’taki komisyon görüşmelerinde, LGBTİ+ varoluşlarıyla ilgili uzman görüşüne başvuruldu, çünkü Anayasa Değişikliği Teklifi’nin gerekçesinde yer alan “sapkınlık” gibi ifadelerle aslında LGBTİ+’lar işaret ediliyor ve “evlilik birliği” vurgusu da doğrudan LGBTİ+’ları hedef alıyor.
Uzman görüşü
Evet, Türkiye’de LGBTİ+’ların evlilik eşitliği talebine sıra gelmediğini ve zaten mevcut koşullarda böyle bir gündemlerinin olmadığını, olamadığını hepimiz biliyoruz. Bunu LGBTİ+’ları kriminalize etmek için gece-gündüz çalışan AKP-MHP milletvekilleri de biliyor, 6’lı Masa’da yer aldığı için görüşmelerdeki payı çok konuşulmayan Saadet Partisi de. Ki, bu ayrımcı teklifte onların da imzası var.
Komisyonda dinlenen uzmana dönecek olursak, ürolog Prof. Dr. Zeki Bayraktar’tan bahsetmemiz gerekiyor. Bayraktar, komisyonda LGBTİ+’larla ilgili şöyle diyor:
“Henüz bunun kamuoyu tarafından da algılanabildiğini düşünmüyoruz çünkü bu dip dalga kamuoyunun algılayabileceği şekle gelmemiş. Kamuoyu eşcinsel ve transseksüel bireyleri görür, biz ise bunun öncüllerini görüyoruz şu anda. Eğer biz bu süreci doğru yönetemezsek; önümüzdeki yıllarda eşcinsel ve transeksüel vakalarda bir patlamayla karşı karşıya kalabiliriz.”
Acil ihtiyaç
Biraz Bayraktar’ın sosyal medya hesabını kurcalayınca Saraçhane’deki LGBTİ+ karşıtı mitingde konuşanlardan bile beter bir çizgide olduğunu görmek çok zor değil. Bir tweet’inde şöyle yazıyor Bayraktar?
“Pedofili, sadomazoşizm, fisting, felching, rimming, barebacking… Her türlü sınır zorlayıcı uygulamalar, meydan okumuşlar… Bunlar eşcinselliğe içkin eylemlerdir de ondan.”
Komisyondaki ayrımcı söylemler ve LGBTİ+’ların hedef gösterilmesi uzman ürolog ile sınırlı değil. AKP İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoy, MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu Başkanı Hasan Tahsin Fendoğlu 41. maddenin düzenlenmesinin “acil ihtiyaç” olduğunu savunanlardan.
Meclis’e sunulan teklifin gerekçelendirilmesinin detaylarına baktığımızda da LGBTİ+’ların doğrudan doğruya “sapkın” olarak nitelendirildiklerini görüyoruz. Komisyonda kabul edilen değişiklik, TBMM Genel Kurul’unda da kabul edilirse Türkiyeli LGBTİ+’ların hem gündelik yaşamda hem de hukuki açıdan nelerle karşılacağını tahmin etmek çok zor değil.
Tutanakta ne yazıyor?
41. maddede istenen değişikliğin gerekçesine yakın plandan bakacak olursak, gerekçe Meclis tutanaklarında şöyle geçiyor:
“Anayasanın 41 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ‘Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.’ hükmündeki ‘eşler’ ibaresi de hiç şüphesiz birbiriyle evlenen bir kadın ve bir erkeği ifade etmektedir. Buradaki “eşler” ibaresine bundan farklı bir anlam yüklemek mümkün değildir. Evlilik birliği, hem kültür hem de medeniyet anlayışımıza göre ancak bir kadın ile bir erkeğin birbiriyle evlenmesiyle kurulabilir.
“Bu gerçeklikten hareketle kanunlarımız da evlilik birliğinin ancak kadın ve erkeğin birbiriyle evlenmesiyle kurulacağını hükme bağlamıştır. İnsan tabiatına uygun bir birliktelikle, bu bağlamda iki ayrı cinsiyetin yani kadın ve erkeğin evlilik yoluyla kurduğu aile, Türk milleti olarak varlığımızın da teminatıdır. Türk toplumunun temeli olan aile yapısını korumak ve aileye yönelik her türlü tehlike, tehdit, saldın, çürüme ve sapkınlığa karşı tedbir almak Devletin aslî görevidir. Günümüzde aileyi tehlike ve tehdit altında gören bazı ülkelerin de aileyi korumak amacıyla anayasa ve kanunlarında bazı düzenlemeler yaptığı görülmektedir.
“Aile kurumunun taşıdığı gerçek değer üzerinden korunması, Milletimizin varlığının teminat altına alınması, ailenin ilk nüvesini teşkil eden evlilik birliğinin kadın ve erkekten oluşmasım zorunlu kılmaktadır. Bu kapsamda Anayasanın 41 inci maddesinde yapılan düzenlemeyle, evlilik birliğinin erkek ve kadının evlenmesiyle kurulacağı açıkça belirtilerek evlilik birliğine ilişkin bu temel kaide ve esasın kanunla değiştirilmesinin önüne geçilmektedir. Bu suretle her türlü tehlike, tehdit, saldın, çürüme ve sapkınlığa karşı ailenin korunması için ilave Anayasal güvence sağlanmakta ve ailenin, toplumu ve milleti temelden ifsat edecek anlayışlardan korunması amaçlanmaktadır.”
LGBTİ+’larla dayanışanlar
Tüm bu görüşmeler ve tarihe not düşülen kayıtlar LGBTİ+’lar kadar onların ailelerini ve arkadaşlarını da etkiliyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB), bilim dışı açıklamalara kulak asılmamasını salık verse de muhalefet partileri ne yazık ki suskun.
HDP ve birlikte yol yürüdüğü Emek ve Özgürlük İttifakı’ndaki partiler dışında bu nefret söylemlerine itirazı olan muhalefet milletvekili bulmak oldukça güç.
171 kadın ve LGBTİ+ örgütü, tam da bu nedenle tüm muhalefet partilerine Anayasa Değişikliği Teklifi’ne “Hayır” deme çağrısı yaparak, “Hayır”ı örgütlemelerini istiyor.
Muhalefet partileri ayrımcılığa göz yumdukları gibi belli ki önümüzdeki seçimler konusunda da “doğru” bir politika izlediklerini düşünüyorlar. Yani belli ki her toplumun en az yüzde 20’sini oluşturanların oyu muhalefet partileri için bir anlam ifade etmiyor ve onlara yüzde 1’lik köreltici oy daha cazip geliyor.
Ancak Türkiyeli lubunyaların ve lubunya dostlarının, bu partilerin Anayasa Değişikliği Teklifi görüşmelerinde nasıl rol aldığını bildiğini, bunu çevresindeki herkese anlattığını, yıllar sonra bu konuda nasıl yalnız bırakıldıklarını hatırlayacaklarını ve sürekli hatırlatacaklarını da unutmamak gerekiyor.
Çünkü biz inanıyoruz ki bu devran gerçekten dönecek ve sizler yine –çok değil 2015 yılında olduğu gibi– Pride ayında kutlama tweet‘leri atacaksınız.
Teklifin zaman çizelgesiCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Ekim 2022’de Twitter’dan paylaştığı video mesajında “Kadınlara giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkaracağız,” dedi ve bir tartışmanın fitilini ateşledi. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bunun üzerine başörtüsü için anayasa değişikliği çağrısı yaptı ve 5 Ekim’de “Hatta bununla kalmayalım, aile kurumumuzu güçlendirerek geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayacak ilave değişiklikler de yapalım,” dedi. Bu tartışmalar ışığında Anayasanın 24. (din ve vicdan hürriyeti) ve 41. maddelerinin (ailenin korunması ve çocuk hakları) düzenlenmesi konuşulmaya başlandı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da 17 Ekim’de bir açıklama yaparak Anayasanın 24. ve 41. maddeleriyle ilgili çalışmaları tamamladıklarını, Erdoğan’ın istemesi halinde sunum yapmaya hazır olduklarını söyledi. TBMM Anayasa Komisyonu 24 Ocak’ta toplandı ve 41. maddedeki değişiklik AKP ve MHP temsilcilerinin oylarıyla kabul edildi. Komisyon toplantısına katılmayan HDP’liler, 18 Ocak’ta ilkesel olarak komisyon görüşmelerine katılmama kararı aldıklarını söyledi. Teklifin hangi tarihte TBMM Genel Kurul’unda görüşüleceği ise henüz belli değil. |