“Sosyal medyada duyurusu yapılan panel, konferans, seminer ve sempozyum gibi etkinliklerin katılımcılarının hepsi erkek ise düzenleyenlere bunun nedenini soruyorum. Karşılaştığınız kadınsız etkinlikleri yesilgundem@gmail.com adresine iletirseniz listeye ekleyebilirim.”
Çağrı, Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi yardımcı doçent Barış Gençer Baykan‘dan. Baykan, 2017 yılından beri kadınlara yer vermeyen panel, etkinlik ve konferansların peşinde.
01 Ekim 2017 ile 13 Mart 2020 arası düzenlenen 540 etkinlikte kadınların olmadığını söylüyor. “Bu sadece benim karşılaştıklarım” diye de ekliyor.
Şimdilerde, KA.DER (Kadın Adayları Destekleme Derneği) ile birlikte medyadaki eşitsizliğe dikkat çekmek için haber kanallarını mercek altına alan Baykan’la söyleştik.
Panellerdeki kadın erkek oranlarını takip etmek sizin nereden aklınıza geldi?
Kendiliğinden gelişti. Gerek mesleki anlamda gerekse ilgi alanlarım doğrultusunda her gün onlarca farklı etkinlik duyurusu ile karşılaşıyorum.
Özellikle sosyal medyada gördüğüm etkinlik (panel, kongre, toplantı) afişlerinin bir çoğunda katılımcıların sadece erkeklerden oluşması dikkatimi çekti ve bunu Facebook hesabımdan afişleri ikili veya üçlü gruplar şeklinde paylaşmaya başladım.
Yakın çevrem de kendi alanlarındaki kadınsız toplantıları bana iletmeye başladılar listeye eklemem için. Bu şekilde sayı ve farkındalık arttı.
Panellerdeki kadın-erkek oranlarındaki eşitsizlik özel olarak mı dikkatinizi çekti?
Dünyada zaten bu eşitsizliğe dikkat çekenler vardı. Bu işin öncülerinden Finlandiyalı feminist Dr. Saara Särmä’dan ilham aldım. Bu başlıktaki web sayfasında tüm katılımcıları erkek olan etkinlikleri derliyordu. Bende daha kalıcı olması için Ekim 2017’de bloğumda kadınsız toplantıların afişlerini biriktirmeye başladım.
Tek bir yerde toplu halde görünce durumun vahameti daha çok çıktı. Bir de kadınların çoğunlukla moderatör/sunucu rolünde olduğu dikkatimi çekti. “Tek Kadınlı Toplantılar” başlıklı ayrı bir derleme yapmaya başladım ama sürdüremedim.
“Kadınsız toplantılar azaldı”
Panellerdeki kadın-erkek oranlarını takip ederken hangi bulgularla karşılaştınız?
01 Ekim 2017 ile 15 Mart 2020 arası düzenlenen 540 kadınsız etkinlik var. Tabii bu rakam benim ulaşabildiklerimden ibaret. Türkiye’de yılda belki on binlerce toplantı düzenleniyor. Hepsini arşivleyen bir kurum yok ve tam rakamı bilmemiz mümkün değil.
Onun için tüm toplantıların ne kadarının kadınsız bilemiyoruz. Derlediklerimde düzenleyiciler arasında üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları başı çekiyor. Tarımdan ekonomiye, siyasetten edebiyata çok farklı konularda kadınsız toplantı düzenleniyor. Son zamanlardaki gözlemim gözlemim de artan farkındalık ile birlikte kadınsız toplantıların azalmaya başladığı yönünde.
“Erkek konuşmacılar olması doğal olarak karşılanıyor”
“Kadınsız toplantılar” bir sorun. Sizin için bu sorunun kaynağı nedir? Sorunun nedenleri nelerdir?
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin uzmanlık düzleminde görünür olduğu bir alan bu. Öncelikle bunun bir sorun olduğu kabul edilmiyor. Uzmanların konuştuğu bir toplantıda herkesin erkek olması doğal karşılanıyor.
Varolan eşitsizlik sorgulanmadığı gibi yeniden üretiliyor. Kurumlar cinsiyet eşitliğini yükseltmelerde veya ücret politikasında gözetmiyorsa düzenlediği etkinlikte de dikkate almıyor.
“Uzmanlık ağları erkeklerin tekelinde”
Bazı panellerde “uzman kadın yok”, “aradık gelmiyorlar” gibi “bahane”ler sunuyorlar. Siz nasıl yorumluyorsunuz?
Yine bu sorunun varlığını kabul etmemekle ilgili. Uzmanlık ağları, yönetici kadrolar, danışmanlıklar erkeklerin tekelinde. TV programlarına bakın mesela hep aynı erkek uzmanları görüyoruz.
Eşit sayıda kadın ve erkeğin olduğu toplantılar düzenlemek çok zor değil ama biraz çaba gerektiriyor. Çemberin dışına çıkmak gerekiyor. “Cinsiyete bakmıyoruz uzmanlığa bakıyoruz” söylemi sıkça dillendiriliyor. Cinsiyet körü bir anlayış var. Bazen de toplantı düzenleyenler eleştirileri düşmanca bir tavır olarak algılıyor. Kuruma veya etkinliğe kara çalma olarak görüyor. Hakkını verelim bir kısım yönetici ve kurum da eleştirileri dinliyor, eşitlik yolunda neler yapabiliriz diye soruyor .
Çözüm: Kota prensibi
Sorunun çözülmesi için hangi kurumlara ne gibi görevler düşüyor?
Öncü kurumlar gereklietkinliklerinde kota prensibini benimseyecek. Önyargıları kırmak kadar normlar oluşturmak ayrıca önemli. Önce farkında olacaklar sonra da gerekli önlemleri ve uygulamaları hayata geçirecekler.
Hem aşağıdan bir mücadele hem de yukarıdan kurumsal önlemler. Bir iki üniversite veya belediye tüm etkinliklerimizde eşit sayıda kadına ve erkeğe yer vereceğiz dese dönüşüm hızlanır.
Son olarak bizim aklımıza gelmeyen sizin eklemek istedikleriniz nelerdir?
Kadınsız Toplantılar başka bir çalışmaya ilham verdi. KA.DER (Kadın Adayları Destekleme Derneği) ile birlikte medyadaki eşitsizliğe dikkat çekmek için haber kanallarını mercek altına aldık. Yeditepe Üniversitesi’nden bir grup gönüllü öğrencimiz ile Şubat ayı başından itibaren 14 haber kanalında prime time’da yayınlanan tartışma programlarındaki konukların cinsiyet dağılımına bakıyoruz. Güne ve konuye göre değişmekle beraber ortalamada her 1 kadın konuğa karşı 9 erkek konuk davet ediliyor tartışma programlarına.