“2015’ten bu yana sürecin sertleşmesiyle cinsiyetçi söylemlerin de arttığını net olarak söyleyebilirim. Yumruklar, küfürler havada uçuşuyor.
“En ufak bir eleştiri kavgaya dönüşüyor. Şiddet sonucu Meclis’te ölen insanlar var. Bu çok üzücü. Bizim adımıza problemlerimizi çözmek için Meclis’e giden insanlar, sorunu çözmek yerine sorunun bir parçasına dönüşüyor. Bu şiddet erkeklerden kaynaklı.”
Avukat ve aynı zamanda Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman milletvekili Ayşe Acar – Başaran, güncel siyasetin şiddetle ilişkisini yine en çok tanık olduğu yerden, Meclis’ten böyle tanımlıyor.
“Kadınların bireysel bir öz savunmadan ziyade, örgütlü bir yaşamın içinde olarak da aslında bir öz savunma yaptıklarını düşünüyorum” diyen Acar- Başaran, “Kadın, Kürt ve HDP’li isen Meclis sokak fark etmiyor, şiddetin hedefinde oluyorsun” vurgusu yapıyor.
“HDP’li olunca Meclis’te de hedeftesiniz”
Evrim Kepenek/bianet/25 Kasım 2020 Kadıköy
Şiddeti siz nasıl tanımlıyorsunuz?
Maalesef şiddet çok yaygın. Bir kadın açısından baktığımızda şiddete uğramayan kadın olduğunu düşünmüyorum. Belki bir kısmı daha hafif oluyor bir kısmı daha ağır oluyor. Sonuçta hepsi sistemin ve erkeklerin şiddeti. Fiziksel, ekonomik, cinsel psikolojik şiddet…
Vekil olduktan sonra da bu şiddeti daha çok hissetmeye başladım, tanık oldum. Özellikle cinsiyetçi söylemlerin hedefinde olduğumuz defalarca buna maruz kaldığımız bir gerçek.
HDP’li Kürt ve kadın milletvekili olunca sokak, Meclis fark etmiyor, sürekli olarak şiddetin hedefin oluyorsunuz. Üstelik bu şiddetin büyük bir kısmı sistematik. Herkesin gözü önünde gerçekleşiyor. Ancak toplumun büyük bir kısmı HDP’li Kürt kadınlara yönelik şiddete sessiz kalıyor.
“Türkiye’de siyasetin kendisi erkek”
Meclis’te kadın milletvekili olma hallerine dair ne söylemek istersiniz?
Türkiye’de siyasetin kendisi çok eril olarak biçimlenmiş. Kadının siyasetteki temsiline bakınca da bunu net olarak görebiliyoruz.
Meclis çok eril zaten kadınların oranı yüzde 20’yi aşmıyor. Türkiye’de siyasetin kendisi erkek. Kadınların sayısal olarak orada olmasının önemi var. Çünkü ancak bu şekilde erkekler biraz daha kendisine çeki düzen veriyor.. Elbette bu yeterli değil.
Türkiye’de siyaset çok eril ve bu durum giderek artıyor, yaygınlaşıyor. Bu durumu da yine kadınlar olarak bizler aşabiliriz. Ayrım gözetmeksizin tüm kadın milletvekilleri ile ortaklaştığımızda bunu aşabiliriz.
Meclis’te artan şiddetin, politik süreçle bir bağı var mı?
Kesinlikle öyle. 2015’ten bu yana sürecin sertleşmesiyle cinsiyetçi söylemlerin de arttığını net olarak söyleyebilirim. Yumruklar, küfürler havada uçuşuyor.
En ufak bir mesele şiddet meselesine dönüşüyor, kavgalar bağrışmalar oluyor. Net olarak, en ufak bir eleştiri kavgaya dönüşüyor. Şiddet sonucu Meclis’te ölen insanlar var. Bu çok üzücü bizim adımıza problemlerimizi çözmek için Meclis’e giden insanlar sorunu çözmek yerine sorunun bir parçasına dönüşüyor. Hemen hepsi erkek. Özellikle son dönemde siyasetin daha da eril bir hale geldiğini görüyoruz. Militarist söylemlerin arttığını biliyoruz.
Meclis’te de kadınlara yönelik eşitsiz yaklaşımlara karşı, kadınlar olarak daha çok mücadele etmemiz gerekiyor, daha çok bir arada olmamız gerekiyor. Meclis’te daha fazla kadının olması eril Meclis’in dönüşümüne daha fazla katkı sunar diye düşünüyorum.
“Kadınlar öz savunma yaparken 40 kere düşünüyor”
Fotoğraf: Fatoş Erdoğan
Peki sizi şiddetten korunma yöntemleriniz neler?
Kadınlar Türkiye’de ve dünyada çok savunmasız bırakılıyor. Bu nedenle kendilerini korumak için öz savunma yapmak zorunda kalıyorlar. Kadınlar öz savunma yaparken 40 defa düşünürken, erkekler cezasının indirileceğini bilerek, sistemin kendisini affedeceğini bilerek, şiddet uyguluyor. Bu nedenle de Türkiye’de ve dünyanın pek çok yende kadınların öz savunma yaparken 40 defa düşünmesi gerekiyor.
Kadınlar olarak attığı adımları üç defa düşünüyoruz. Kişisel olarak ben gece sokağa çıktığımda düşünüyorum, şiddete karşı hep dikkatli olmaya çalışıyorum.
Kadınların bireysel bir öz savunmasından ziyade örgütlü bir yaşamın içinde olmasının da bir öz savunma olduğunu düşünüyorum.
Muhalefetteyseniz, kadınsanız, Kürt iseniz eril şiddete maruz kalıyorsunuz, polis şiddeti ile karşı karşıya kalabilyorsunuz. Bireysel olarak da kendimizi korumamız gerekiyor; bunun için de mücadele etmemiz gerekiyor. Bu ülkede kendisini savunduğu için ağır müebbet hapis cezası alan kadınlar var. Aynı şeyi erkek yaptığında en üst seviyeden ceza almadığını indirim aldığını görüyorsunuz.
Erkeklerin de dönüşmesi için erkeklere birlikte mücadele etmek gerekiyor, onları dönüştürmemiz gerekiyor. Yargı, medya, eğitim müfredatları hepsini değiştirmek gerekiyor.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Kadınlar olarak siyasette var olmak için bütün siyasi partilerin milletvekili kadınlarıyla ortak hareket etmemiz gerekiyor. Karşımızda örgütlü bir erkek muhalefeti var çünkü. Bizim de öz savunmamızı örgütü bir hareketle sağlamamız gerekiyor, diye düşünüyorum.
Erkek şiddeti politik ve ideolojiktir. Bu kadın düşmanı politikalar kendisini milliyetçilikle, muhafazakârlıkla besliyor. Tüm siyasetçi kadınlar olarak bir arada birlikte mücadele edebileceğimize inanmak istiyorum.
TIKLAYIN – Kadıgil: Meclis, hali vakti yerinde yaşlı erkekler kulübü
TIKLAYIN – Çiğdem Toker: Savunma sporu öğrenmiş olmayı isterdim
Ayşe Acar-Başaran hakkında
İlk, orta ve lise öğrenimini Batman’da tamamlamasının ardından 2010 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 4 yıl Batman Barosunda avukat olarak çalıştı. 2013 ve 2014 yıllarında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) il yöneticiliği ve BDP kadın meclisinde yer alan Başaran, hiçbir partinin tek başına iktidar olmak için gereken sandalye sayısına ulaşamadığı Haziran 2015 Türkiye genel seçimleri’nde Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman milletvekili olarak meclise girdi. Kasım 2015 Türkiye genel seçimleri’nde tekrar HDP Batman milletvekili seçildi. 24 Haziran 2018 Türkiye genel seçimlerinde milletvekili seçildi.Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi. |