Dünyadan Kürtaj Mücadeleleri: Arjantin’de kürtaj hakkı savunucusu Socorristas in Red ağından Daniela Andreassi ile söyleşi

Eda Sevinin - İrem Gerkuş 24 Aralık 2025 Türkçe
Facebook Twitter Google

Fotoğraf: Çatlak Zemin

Dünyanın dört bir yanında kadınlar erişilebilir, güvenli, ücretsiz kürtaj hakkı için mücadele ediyor. Bu mücadelelerden ve deneyimlerden haberdar olmanın uluslararası feminist dayanışmayı güçlendirdiğine inanıyoruz. Bu nedenle Dünyadan Kürtaj Mücadeleleri başlıklı bir söyleşi dizisine başlıyoruz. Serinin ilk söyleşisinde, Arjantin’de kürtaj hakkı için mücadele eden Socorristas en Red ağından Daniela Andreassi ile konuştuk. Arjantin’de kürtajın yasallaşma sürecini, Yeşil Dalga’nın etkisini, bugün kürtaja erişimde yaşanan zorlukları ve Socorristas’ın feminist bir yöntem olarak yıllardır sürdürdüğü eşlik pratiğini ele aldık.

Arjantin, yıllar süren feminist mücadelenin ardından, 2020’de kürtajı yasallaştıran az sayıdaki Latin Amerika ülkesinden biri oldu. Bize bu süreci anlatabilir misin? Mücadeleniz kendi sözünü/politikasını yıllar içinde değiştirdi mi, değiştirdiyse nasıl değiştirdi?

27.610 sayılı “Gebeliğin İsteğe Bağlı Sonlandırılması Yasası”, olabilecek en kolektif mücadeleyle kazanılan bir yasa. Bunu belirtme gereği duyuyoruz çünkü feministler olarak tabandan doğan ve militan bir inanç ve kararlılıkla sokaklarda varlık göstererek gelişen kolektif yapıların tarihini ve meşrulaştırıcı gücünü takip etmenin önemini biliyoruz.

Arjantin’de kürtaja erişim talepleri, feminist mücadelelerin diğer sosyal hareketlerle iç içe geçtiği 1960’lar ve 1970’lere uzanıyor. 1975’te Uluslararası Kadın Yılı sırasında kürtaja dair haklar ve talepler gündeme geldi. 1980’lerde, darbe dönemi sonrasında demokrasinin yeniden tesis edilmesiyle birlikte, ilk feminist tartışmalar ve mücadeleler ortaya çıktı. 1984’te, ilk Uluslararası Kadınlar Günü yürüyüşü yapılırken, Plaza Congreso’da “Kürtajı derhal suç olmaktan çıkarın” sloganları atılıyordu. 1990’larda, doğum kontrolü ve kürtajla ilgili ilk yasa tasarıları sunuldu.

On yıllar boyunca, yasal kürtaj talebi büyüdü, güçlendi ve görünürlük kazandı. Bu mücadele giderek daha fazla siyasi, sosyal ve aktivist kesimi kapsadı ve kürtajı bir sağlık ve kamu politikası meselesi olarak, ama aynı zamanda özerklik, faillik ve arzu meselesi de olarak kamu gündemine taşımayı hedefledi.

2005 yılında, “Yasal, Güvenli ve Ücretsiz Kürtaj Hakkı Ulusal Kampanyası” örgütlendi. Kampanyanın sloganı “kişilerin kendi kararlarını verebilmesi için cinsellik eğitimi, kürtaj dışı seçenekler için gebelik önleyici yöntemler ve ölmemek için kürtaja yasal erişim” idi. Kampanya, ülke çapında aktivistleri, örgütleri ve siyasi partileri birlikte hareket etmeye teşvik etti; tüm bileşenleri kürtajın toplumsal meşruiyetini savunmaya, sistematik bir şekilde lobi yaparak Ulusal Kongre’de bir yasa tasarısı hazırlamaya ve bunun için destek kazanmaya ve konunun yasama gündemine alınmasını sağlamaya odaklandı.

Kampanyanın sembolü olan yeşil eşarp, 2003 yılında, diktatörlük yıllarında çocuklarının ve torunlarının akıbetinin ortaya çıkarılmasını talep eden Plaza de Mayo Anneleri ve Büyükanneleri’nin taktıkları beyaz eşarba atıfta bulunularak yaratıldı. Bugün bile yeşil eşarp takan birini görmek bir dayanışma işaretidir, “aynı şey için savaşıyoruz” demek gibidir. Sınırları aşan ve dünyaya yayılan bir kimlik sembolüne dönüştü yeşil eşarp.

2018 yılında, Gebeliğin İsteğe Bağlı Sonlandırılması Yasası tasarısı Kongre’de ilk kez görüşüldü. Tasarı Temsilciler Meclisi’nde ön onay almasına rağmen kabul edilmedi. Bu ön onay, ülke genelinde bir milyondan fazla insanın sokaklara dökülerek nöbet tuttuğu eylemlerle karşılandı. O yılın ağustos ayında, bir başka büyük eylem dalgasının ortasında, Senato tasarıyı reddetti.

Bu eylem dalgası, Yeşil Dalga olarak bilinen hareketin ezici gücüyle zaten kitlesel ve durdurulamaz hale gelmişti. Bu kitlesel hareketin birkaç ayırt edici özelliği vardı: birincisi, birçok sektörü (sendikaları, siyasi partileri, aktivist grupları, sosyal hareketleri, insan hakları örgütlerini vb.) kesmesi ve bu sektörleri ortak bir talep etrafında bir araya getirebilmesiydi. İkinci ve mücadeleye asıl ivme kazandıran özellik ise hareketin kuşaklar arası karakteriydi. 2015 yılında cinsiyet temelli şiddete karşı Ni Una Menos hareketinin ortaya çıkmasıyla feminist mücadelenin içinde yer almaya başlayan yeni nesil gençler, kürtajın yasallaştırılması ve suç olmaktan çıkarılması talebinde onları eşsiz bir canlılıkla sokaklara dökülmeye iten çağrıyı buldular. Bu nedenle Yeşil Dalga, Plaza de Mayo Anneleri ve Büyükanneleri’nin Arjantinli kadınlar öncülüğündeki aktivist geleneğinin zengin mirasına atıfla “kız evlatların devrimi” olarak da adlandırılır.

Bu mücadelenin sokaklarda kazanılması gerektiğine yönelik keskin inanç, ülke geneline yayılan eylemlere yol açtı. Tartışma her yere yayıldı ve katılan her bir aktivist tarafından zenginleştirildi. Bu süreçte kürtajı yasallaştırma ve/veya suç olmaktan çıkarma arasındaki gerilim; kendilerini kadın olarak tanımlamayan hamile kişilerin de sürece dahil edilmesi ve kürtajın devletin borcu olduğu anlayışı gibi birçok konu tartışıldı.

Yasanın kabulüne giden o coşkulu yıllardaki en özgün eylem pañuelazo’lardı. Ülke genelindeki birçok şehirde haftalık örgütlenen bu eylemlerde yeşil eşarp mücadele bayrağı olarak dalgalandı.

Kürtaj hakları hareketinin sembolü olan kitlesel sokak eylemleri, koronavirüs pandemisi nedeniyle sosyal medya kampanyaları aracılığıyla çevrimiçi olarak yeniden örgütlendi. Hareket buna rağmen zayıflamadı.

2020’de yasa tasarısı Kongre’de tekrar görüşüldü. Görüşmeler sırasında ülke genelinde sokakları ve meydanları işgal eden yüzlerce nöbet tutuldu. 30 Aralık’ın erken saatlerinde yasa kabul edildi. Halk kutlaması muazzamdı. Bunu kuşaklararası ve çoğulcu feminizm mümkün kıldı.

Kürtaja dair mevcut durumu da anlatabilir misin? Fiiliyatta nasıl işliyor? Örneğin Türkiye’de kürtaj yasal olmasına rağmen fiilen yasak. Buna benzer sorunlar yaşıyor musunuz kürtaja erişimde? Milei’nin kürtaj karşıtı söylemleri erişimi nasıl etkiliyor?

Yasa yürürlükte ama engeller devam ediyor. Milei hükümeti yasayı yürürlükten kaldırmadı, ancak boykot etmenin başka bir yolunu buldu: kürtaj için ayrılan bütçeyi kesmek. Aralık 2023’ten beri ulusal çapta kürtaj hapı satın alınmıyor. Yasa yürürlüğe girdiğinden beri, Socorristas en Red olarak yasanın uygulamasını izliyor ve kötü uygulamaları kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Bulgularımız şunları içeriyor: kötü muamele ve damgalama; ilacın kullanımına ilişkin yanlış talimatlar; kürtajdan caydırmak için yapılan ertelemeler; üniversitelerde ve uzmanlık eğitimlerinde eğitim eksikliği; kürtaj yapmayı reddetme; ilaç kıtlığı; seyahat masrafları, çocuk bakımı veya işten izin alma gibi engeller ve hâlâ cinsel eğitim eksikliği ve doğum kontrol yöntemlerine sınırlı erişim.

Kalite açısından, mifepristona erişim hâlâ tam olarak garanti edilmiyor ve çoğu zaman insanlara kombine-paket yerine 12 adet misoprostol hapı veriliyor. Manuel vakum aspirasyonu mevcut, ancak yeterince kullanılmıyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından tavsiye edilmeyen cerrahi küretaj işlemi ise hâlâ rutin bir uygulama.

Kürtaj hakkı mücadelesi özelinde örgütlenme sürecinizden biraz bahsedebilir misiniz? Socarristas en Red’i tanıyabilir miyiz? Nasıl çalışmalar yürütüyor, nasıl bir örgütlenme modeli var?

Socorristas en Red, 2012 yılında Yasal, Ücretsiz ve Güvenli Kürtaj Hakkı için Ulusal Kampanya kapsamında ortaya çıkan, Arjantin genelinde 40’tan fazla feminist grubun oluşturduğu bir ağ.

Otonom, damgalanmamış ve tıbbi müdahale gerektirmeyen kürtaj için mücadele ediyoruz; insanların kararlarına ve genellikle ilaçla kendilerinin yürüttükleri kürtaj yolculuklarına eşlik ediyoruz. Aktivizmimiz, feminist bir bakım etiği çerçevesinde şekilleniyor.

Politik taahhüdümüzün bir parçası olarak, sağlık profesyonelleriyle bağlantılar kuruyor ve 27.610 sayılı Kanun’un uygulanması ve kanuna uyulması için savunuculuk yapıyoruz. Bize ulaşan insanlarla yüz yüze görüşmeler yapıyor ve kürtajlarını ister kendileri yürütmeye karar versinler ister sağlık kurumlarına gitmeye karar versinler, onlara bu süreçte eşlik ediyoruz.

Bizim için kürtaja eşlik etmek, yaşamak istediğimiz hayatı seçmek demek.

Kürtaj olmak isteyen kadınlarla nasıl iletişim kuruyorsunuz, size nasıl ulaşıyorlar? Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

Biz kadınlarla veya hamile kişilerle iletişime geçmiyoruz, onlar bize ulaşıyor.

Yaptığımız her eşlik dört aşamada geliştiriliyor. İlk olarak, kişi kamuya açık hatlarımızdan birini arıyor (her grubun kendi şehrinde kamuya açık bir hattı var). İkinci olarak, grup toplantıları düzenliyoruz (çoğunlukla yüz yüze, ancak mesafe gerektiriyorsa internet üzerinden). Üçüncü olarak, kürtaj sürecine çoğunlukla telefonla, ama en nihayetinde şahsen eşlik ediyoruz. Son olarak da kürtaj sonrası eşliği geliyor.

Bu süreç boyunca her yıl sistematize ettiğimiz verileri topluyor, kürtaj uygulamaları ve eşlikle ilgili (ülkede benzeri görülmemiş) güçlü bir istatistik kümesi oluşturuyoruz.

Yaklaşık 14 yıllık aktivizmimiz boyunca, medikal kürtaj (diğer adıyla haplarla kürtaj) hakkında muazzam bir bilgi birikimiz oluştu; bu birikim dikkatli dinleme, çalışma ve verilerin özenle toplanması ve sistematize edilmesi sayesinde oldu. Sağlık profesyonelleriyle sürekli olarak bilgi alışverişinde bulunuyor ve iletişim kuruyoruz. Ülke genelindeki çeşitli üniversitelerde kürtaj konusunda dersler veriyor ve sağlık çalışanları için kürtaj eğitimleri düzenliyoruz. 2021 yılından beri Ulusal Cinsel Sağlık ve Üreme Hakları Programı Danışma Kurulu’nun bir parçasıyız.

27.610 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden bu yana yaptığımız her eşlik çalışmasında her bireyin seçenekleri olduğunu açıkça belirtiyoruz. Kürtajı sağlık sisteminden talep etmeyi veya kendi başlarına yönetmeyi seçebilirler. Evlerinde haplarla veya bir sağlık kuruluşunda manuel vakum aspirasyonuyla kürtaj olmayı seçebilirler.

Sağlık sisteminin insanların özerk kararları üzerindeki hegemonyasını sorgulayan demedikalizasyon hassasiyetine uygun biçimde, kürtaja dair her kararın kürtaj olan kişiye ait olduğunu söylüyoruz.

Bu yıllar boyunca, diğer kürtaj yöntemlerinin de mümkün olduğunu vurgulamak için sağlık sistemiyle olan bağlarımızı derinleştirdik. Bu bağlantılar, bazen bizi birbirimize yaklaştıran, bazen de bizi birbirimizden ayıran karmaşık ve çok dinamik yapıların parçası olarak işliyor. Ayrışmalar, 27.610 sayılı Kanun’un beraberinde getirdiği muazzam siyasi, sosyal ve kültürel değişimle daha da belirgin hale geliyor.

Dünyada çocukların cinselliği, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliğiyle ilgili konular son zamanlarda giderek daha tartışmalı bir hal aldı. Bunu özellikle dünyadaki trans çocuklarla ilgili tartışmalarda duyuyoruz. Çocuk/ergen gebeliği ve çocukların kürtaj desteğine erişimi gibi konularda bu tartışmaları pek duymadık. Sizde ergenlerin kürtaja erişim konusunda tartışmalar nasıl ilerledi? Örneğin Türkiye’de 18 yaş altı biri gebelik sonlandırmak istediğinde yasal vasi ya da ebeveyn izni alması gerekiyor, üstelik 18 yaş altı gebeliği ceza kanununa dair bir şey olarak görüldüğü için rızalı bir ilişkisi olsa bile olay savcılığa sirayet ediyor. Siz üçüncü taraf izni olmadan ergenlerin gebelik sonlandırabilmesini mümkün kılan yasalardan bahsettiniz, bununla ilgili tartışmaları biraz aktarır mısınız? Ergen ve çocuk gebeliğinde gebeliğin sonlandırılması için ebeveyn izni konusunda siz nasıl çalışmalar yaptınız? Bugünkü yasa ve uygulama nasıl?

Arjantin yasalarına göre 16 yaşın üzerindeki herkes yetişkin kabul edilir ve sağlık ve beden özerkliğiyle ilgili kararlar alma konusunda bağımsızdır. Kürtaj hakkına erişmek için başka bir kişinin yardımına gerek yoktur.

16 yaş ve üzeri bireyler bilgilendirilmiş onam verebilir ve tecavüz vakalarında gerekli yeminli ifadeyi imzalayabilirler. 13-15 yaş arası bireyler, işlem hayatları veya sağlıkları için ciddi bir risk oluşturmuyorsa, bağımsız olarak onam verebilirler. İşlem hayatları veya sağlıkları için ciddi bir risk içeriyorsa, yasa hem onların onamını hem de güvendikleri bir yetişkinin* yardımını gerektirir.13 yaşın altındaki bireylerin ise güvendikleri bir yetişkinin* onam vermeleri gerekir.

(*) Güvenilir yetişkin: anneleri, babaları, yasal vasileri veya onlara bakan ve güvendikleri diğer yetişkinler olabilir.

Medikal kürtajla ilgili deneyimlerinizi anlatabilir misiniz? Sizin mücadelenizi sürdürdüğünüz ülkede nasıl başladı, ne kadar yaygın, etkileri ve size kadınlardan geri dönüşleri nasıl?

Medikal kürtaj, 1990’ların sonlarında, Brezilyalı kadınların misoprostolün etkili bir şekilde düşükleri tetikleyebileceğini keşfetmesi ve bu bilginin bölgeye yayılmasıyla ortaya çıktı. Arjantin’de isteğe bağlı ve yasal gebelik sonlandırmada en yaygın kullanılan yöntem medikal kürtaj, çünkü yasa bu yöntemin uygulanmasını mümkün kılıyor.

Medikal kürtajın son derece etkili ve aynı zamanda güvenli olduğu (mifepriston ve misoprostol için %98-99 ve sadece misoprostol için %90’ın üzerinde) son birkaç on yıldır kapsamlı bir şekilde incelendi ve kanıtlandı. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2022 Kılavuzunda önerdiği yöntem de zaten bu. Biz feminist aktivistler ise kürtaj haplarının inanılmaz derecede güvenli ve etkili olduğunu ve insanların bunları doğru kullanmak için yeterli bilgiye sahip olmasının ne kadar önemli olduğunu uzun zamandır biliyoruz.

Medikal kürtaj, ülkelerindeki kürtajın yasal statüsüne bakılmaksızın, kadınlar ve hamile kişiler tarafından sıklıkla tercih ediliyor. Bunun nedeni hem bu yöntemin güvenli olması hem de kişilerin, kürtajı evlerinin mahremiyetinde, istedikleri zaman ve istedikleri kişilerin eşliğinde (veya tercih ederlerse yalnız) yapabilmelerine olanak tanıması.

Dünyanın dört bir yanındaki kadınlar ve feministler tarafından yürütülen kürtaj mücadeleleri, cinsiyet karşıtı politikaların, aşırı sağın ve sağcı popülizmin yükselişte olduğu birçok yerde yaşanıyor. Kürtaj mücadelesinin feminist siyasetteki ve daha genel anlamda ülke/bölge/dünya siyasetindeki yerini nasıl görüyorsun?

Bence kürtaj hakkı mücadelesi, özellikle aşırı sağ hareketlerin, toplumsal cinsiyet karşıtı politikaların ve otoriter popülizmin yükselişinin damga vurduğu küresel bağlamda, feminist politikanın kilit önemdeki mücadele alanı haline geldi. Üreme özerkliğine yönelik saldırılar münferit olaylar değil; bedenlerimizi düzenlemeyi, geleneksel cinsiyet rollerini güçlendirmeyi ve demokratik katılımı sınırlamayı amaçlayan daha geniş bir siyasi gündemin parçası.

Kısa süre önce Macaristan ve Polonya’yı ziyaret ettim ve yerel aktivistlerle konuştum. Yakın zamanda Kolombiya’daydım ve iki büyük kürtaj ve cinsel sağlık ve üreme sağlığı konferansına (CLACAI ve ICFP) katıldım. Birçok yerden insanla konuşma fırsatım oldu. Kürtaj yasal olsun ya da olmasın, sağcı stratejiler her yerde çok benzer, bu da hiç şaşırtıcı değil. Hepsi aynı kitaba göre oynuyor. Elbette nüanslar var, ancak benzerlikler çarpıcı.

Damgalamayan, suç kapsamından çıkarılmış, tıbbi müdahale gerektirmeyen ve erişilebilir kürtaj mücadelesi, özerklik ve kişinin kendi bedeni üzerinde karar verme hakkı için verilen temel bir feminist mücadeledir. Kürtaj mücadelesi cinsel sağlık ve üreme adaleti için uzun süredir devam eden feminist talepleri sentezler ve farklı kuşaklardan, kimliklerden ve siyasi geleneklerden insanları harekete geçirebilir.

Latin Amerika’dakiler gibi geniş tabanlı kürtaj hakkı hareketleri, koalisyon kurma, kamusal alanı işgal etme ve kitlesel eylemler yoluyla otoriter siyasete karşı çıkma konusunda güçlü bir kapasite sergiledi.

Küresel düzeyde kürtaja erişim mücadelesi, feminist hareketlerin ne kadar birbirine bağlı olduğunu ve stratejilerin, sembollerin ve direniş biçimlerinin ulus-aşırı bir dolaşıma girdiğini ortaya koyuyor. Bu yüzden de birçok ülkede kürtaj mücadelesi feminist siyasetin merkezi bir ekseni, daha geniş siyasi ortamın bir göstergesi haline gelmiştir.

Latin Amerika’daki feministler olarak CLACAI (Güvensiz Kürtaja Karşı Latin Amerika Konsorsiyumu) çatısında ortak çalışmalar yapıyorsunuz. Bize CLACAI’den ve farklı yasa ve uygulamaların sürdüğü ülkelerde ortak mücadele etme deneyiminin öğrettiklerinden bahsedebilir misin?

CLACAI, Latin Amerika genelinde sağlıkçılar, avukatlar, araştırmacılarla birlikte son yıllarda aktivistleri ve feminist örgütleri biraraya getiren bölgesel bir ağ. Güvenli olmayan kürtajın zararlarını azaltmak ve üreme haklarını savunmak amacıyla kuruldu. Çok farklı yasal ve sosyal bağlamlara uyarlanmış bilgi, strateji ve araçları paylaşmak için işbirliği içinde bir konsorsiyum olarak çalışıyor.

Birlikte çalışmak bize şunu gösterdi: farklı yasalara ve her bağlamın kendine özgü özelliklerine rağmen, insanlar her koşulda kürtaja erişmeye çalışıyorlar ve bu erişimin kısıtlandığı yerlerde eşitsizlikler ve risk artıyor. Ayrıca, karşılaştığımız zorlukların çoğunun bölge genelinde benzer olduğunu da gördük. Bu sayede birbirimizden öğrenerek etkili stratejiler geliştirebildik.

Socorristas en Red feminist ve lezbiyen feminist örgütlerin, kolektiflerin ve eşlik gruplarının bir koalisyonu olan Red Compañera’nın da bir bileşeni. Bu koalisyon kadınları, kız çocuklarını ve diğer bireyleri güvenli, özenli ve şiddet içermeyen kürtaj yolculuklarının her adımında destekleme kapasitesine sahip. 2017 yılında kurulan bu oluşum, kıta genelinde 15 ülkeden 21 aktivist ağını bir araya getiriyor.

Red Compañera içinde çalışmak bize bölgesel dayanışmanın ne kadar büyük bir güç olduğunu gösterdi: ağ sadece kolektif bir yapı olarak değil, aynı zamanda karşılıklı destek, ortak stratejiler ve güven alanı olarak da işlev görüyor. Çok farklı yasal, sosyal ve politik bağlamlara sahip ülkelerden grupları bir araya getirmek bize feminist ve bürokratik olmayan eşlik uygulamalarımızı farklı bağlamlara uyarlamayı ve aynı zamanda kürtajın suç olmaktan çıkarılması ve yasallaştırılması konusundaki yerel tartışmalara katkıda bulunmayı öğretti.

Bu işbirliği sayesinde, baskın tıbbi anlatıları sorgulayarak ve yaşanan deneyime dayalı kanıtlar oluşturarak kendi bilgimizi üretiyor ve yayıyoruz. Her şeyden önce, politik bir çalışma yürütüyoruz. Eşlik öncelikle sosyal adalete, cinsel haklara ve üreme haklarına dayanan bir bakım pratiği. Bizim ortak hedefimiz kürtajın bütünüyle suç olmaktan çıkarılması. Hem kürtaj olmayı seçenler hem de kürtaj olanlara eşlik edenler için eziyetsiz, güvenli, özgür ve koşulsuz kürtaj. Ezcümle, Red Compañera bize şunu gösterdi: feminist kürtaj aktivizminin güçlü olabilmesi için işbirliğine dayalı olması, dayanışmayla örgütlenmesi ve hem bireysel deneyimleri hem de bölge genelindeki daha geniş siyasi yapıları dönüştürmeye adanmış olması gerekiyor.

Bu platformlar bölgesel dayanışmanın gücünü pekiştiriyor. Ülkelerin siyaseti farklı zamanlarda ileri veya geri gidebilir, ama ağlar süreklilik, siyasi destek ve kürtaja erişim mücadelesinde ortak bir amaç duygusu sağlar.